Princely İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Princely (Sıfat) – (Prensimsi)
Princely kelimesi, bir prensin konumunu, lüksünü, zarafetini veya zenginliğini ifade etmek için kullanılır.
Örnek cümleler:
- The bride wore a princely gown on her wedding day. (Gelin, düğün gününde prensimsi bir elbise giydi.)
- The king lived in a princely palace with all the luxuries. (Kral, bütün lükslerin bulunduğu prensimsi bir sarayda yaşıyordu.)
- The ambassador was welcomed with princely hospitality. (Elçi, prensimsi bir misafirperverlikle karşılandı.)
- The ballroom was decorated with princely ornaments. (Baloda prensimsi süslemeler kullanıldı.)
- The millionaire’s lifestyle was truly princely. (Milyonerin yaşam tarzı gerçekten prensimsi idi.)
- The concert pianist gave a princely performance to the delighted audience. (Konser piyanisti, seyirciyi memnun edecek bir prensimsi performans sergiledi.)
- The boutique hotel offered princely amenities and services. (Butik otel, prensimsi olanaklar ve hizmetler sundu.)
- The Arabian Nights tales often depict a princely lifestyle. (Binbir Gece Masalları sık sık prensimsi bir yaşam tarzını anlatır.)
- The prince’s princely demeanor impressed the visiting dignitaries. (Prensin prensimsi tavırları ziyaret eden önemli kişileri etkiledi.)
- The philanthropist donated a princely sum to the charity. (Hayırsever, hayır kurumuna prensimsi bir miktar bağışta bulundu.)
- The luxurious yacht had a princely cabin for the owner. (Lüks yatta, sahip için prensimsi bir kabin vardı.)
- The chef prepared a princely feast for the guests. (Şef, misafirler için prensimsi bir ziyafet hazırladı.)
- The fashion designer’s collection had a princely theme. (Moda tasarımcısının koleksiyonu prensimsi bir tema taşıyordu.)
- The wealthy merchant’s mansion had a princely garden. (Zengin tüccarın malikanesinde prensimsi bir bahçe vardı.)
- The boutique offered a princely shopping experience to its customers. (Butik, müşterilerine prensimsi bir alışveriş deneyimi sundu.)
- The historic castle had a princely aura. (Tarihi kalede prensimsi bir hava vardı.)
- The pop star’s concert had a princely production value. (Pop yıldızının konseri prensimsi bir yapım değeri taşıyordu.)
- The exclusive resort offered a princely vacation experience. (Özel tatil köyü, prensimsi bir tatil deneyimi sundu.)
- The prince’s wardrobe was filled with princely garments. (Prensin gardırobunda prensimsi giysiler vard
- The famous painter’s artwork had a princely beauty. (Ünlü ressamın eseri prensimsi bir güzellik taşıyordu.)
Turkish translations:
- Gelin, düğün gününde prensimsi bir elbise giydi.
- Kral, bütün lükslerin bulunduğu prensimsi bir sarayda yaşıyordu.
- Elçi, prensimsi bir misafirperverlikle karşılandı.
- Baloda prensimsi süslemeler kullanıldı.
- Milyonerin yaşam tarzı gerçekten prensimsi idi.
- Konser piyanisti, seyirciyi memnun edecek bir prensimsi performans sergiledi.
- Butik otel, prensimsi olanaklar ve hizmetler sundu.
- Binbir Gece Masalları sık sık prensimsi bir yaşam tarzını anlatır.
- Prensin prensimsi tavırları ziyaret eden önemli kişileri etkiledi.
- Hayırsever, hayır kurumuna prensimsi bir miktar bağışta bulundu.
- Lüks yatta, sahip için prensimsi bir kabin vardı.
- Şef, misafirler için prensimsi bir ziyafet hazırladı.
- Moda tasarımcısının koleksiyonu prensimsi bir tema taşıyordu.
- Zengin tüccarın malikanesinde prensimsi bir bahçe vardı.
- Butik, müşterilerine prensimsi bir alışveriş deneyimi sundu.
- Tarihi kalede prensimsi bir hava vardı.
- Pop yıldızının konseri prensimsi bir yapım değeri taşıyordu.
- Özel tatil köyü, prensimsi bir tatil deneyimi sundu.
- Prensin gardırobunda prensimsi giysiler vardı.
- Ünlü ressamın eseri prensimsi bir güzellik taşıyordu.
Hemen Yorum Yaz