Duygulanım, kişinin bir olaya ilişkin duygu durumu ve duygusal tonu. Ruhsal alanda, bedenin dışında gerçekleşen her deneyim ve içteki dürtüler, biri düşünce, öbürü duygulanım boyutunda iki bileşen biçiminde zihinde temsil edilir. Duygulanım boyutu ruhsal yaşantının sürekliliği içerisinde belirli bir ton oluşturur. Bu tondaki değişmeler, hem kişinin öznel biçimde algıladığı, hem de düşünce ve davranışlarına yansıyan duyguları oluşturur. Bunlar, hoşnutsuzluk-kızgınlık-öfke; hoşlanma-haz-coşkunluk; şaşırma- kaygı-korku-panik; üzüntü-keder-elem gibi değişik nitelik ve yoğunlukta olabilirler. Duygulanım, kişinin duygusal yaşam yelpazesi ve deneyimlerine eşlik eden duyguların yanı sıra genel duygu durumu için de kullanılır. Ama duygu durumu, daha çok, görece uzun süreli duygusal tonları belirtir. Çoğu zaman ve çoğu yerde duygu ve duygulanım ile aynı anlamda kullanılabilen heyecan terimi ise aslında, duyguların yaşanmasına koşut olarak gözlenen yüz kızarması, kalp atışlarının hızlanması, irkilme gibi bedensel değişimleri kapsar.
Duygulanım, dış yaşantıya ilişkin iç dürtülerin en dolaysız türevidir. Bu nedenle ruhsal bozukluklarda önem taşır. Histeride duygulanım bastırılıp başka bir organ ya da sisteme dönüştürülür; saplantıda ise başka bir eylemle yer değiştirir. Öte yandan, özgül olarak kendini duygulanım alanında gösteren bozukluklar da vardır. Bu açıdan duygulanım bilinçli olabileceği gibi bilinç dışı da olabilir.
Hemen Yorum Yaz