Aşağıda kendini ateşe atmak deyiminin hikayesi kısaca olarak ele alacağız.
Ahmet, Ayşe’yi seviyor. Bu söz bütün köyde yankılandı. Ortalık karıştı. Sular kaynadı. Sular durulmak bilmedi. İnsanlar doldurdu, taşırdı. Tartıştılar, konuştular. Olanlar oldu. Olmazlar da oldu. Herkes olmaz olsun dedi ama yine de oldu. Ahmet nasıl olur da Ayşe’yi severmiş? Ahmet’in ne haddine Ayşe’yi sevmek…
Ahmet, delikanlı mı delikanlı bir çocuktur. Gözünü budaktan esirgemez, ekmeğini taştan çıkarır. İri, yarı, kuvvetli, selvi boylu, yağız bir delikanlıdır. Gençlik ateşi, kanı kaynamış, Ayşe’ye varmak istemiş. Bunu da ailesine açılarak yapmış. Yanlış bir şey mi yapmış? Hayır, fakat köylü rahat durur mu, durmaz.
Herkesin ağzında olmaz naraları… Neden olmasın? Ayşe çok fakir, Ahmet uyanık bir çocuk… Saçma sapan düşünceler ve sebepler. Gençler de birbirine kaynamış, birbirlerini sevmişler. Köylüler ne der diye düşünmeden evlenmek istediler. Ama bu başkaları ne der putu yok mu, el ne der, el ne derse desin diyen yok.
Elin diline düşmek, kendini ateşe atmaktır. Yani buna göğüs germek çok tehlikeli bir iştir. Elin ağzı torba değil ki büzesin. Ahmet, esti gürledi, kızı aldı, evlendiler. Ayşe mutlu, Ahmet huzurlu, birlik ve beraberlik içinde oldular. Ama kendilerini ateşe attılar. El alem susmadı, susmak da bilmedi.
Kendini Ateşe Atmak Deyiminin Hikayesi Hakkında Yorumlarınızı Aşağıdan Hemen Yazabilirsiniz.
Hemen Yorum Yaz