Ağır Taş Yerinden Oynamaz Atasözünün Hikayesi

Aşağıda ağır taş yerinden oynamaz atasözünün hikayesi kısaca olarak ele alacağız.

Herkesin her şeyi konuştuğu bir köyde hayat gerçekten de yaşanmaz bir hal almıştı. Evimden çıkmadan insanları balkon izlemeyi bir meslek haline getirmiştim. Balkona doğru sarkan dalların yaprakları bakışlarımı gizlese de insanları balkondan ama yakından görebiliyordum. İnsanların yüzlerini seçebiliyor, dudaklarını okuyordum.

Balkonun daima oturduğum yerinin karşısında mahalle kahvesi vardı. Birkaç masa etrafını görebiliyordum. Bu masalar üç beş kişilik halde dolar ve boşalırdı. Kahveci de masalara sürekli çay servisi yapardı. Buradaki insanların konuşmaları az çok duyulsa da dudak okuyabildiğim için hepsini rahatlıkla anlayabiliyordum.

Kaldı ki insanlar beden dillerini çok kullanıyorlardı. Herke her şeyi burada konuşuyordu. Düğünler, nişanlar, sünnetler, kına geceleri, aile sorunları, işsizlikler, devlet meseleleri gibi konular burada çözüme kavuşuyordu. Bense herkesten uzakta sadece kendi balkonumda onları izliyordum.

Masadakilerden biri karşısındaki ağır taş yerinden oynamaz, diye bir söz etti. Bu sözü benimsedim. Bu taş bendim. Taş dile gelmişti ve o artık bendim. Benim gibi ağır başlı bir insan asla halka karışmaz ve dedikodulara konu olmaz. Bu nedenle bu söz tam da beni anlatıyordu. Herkesten ve her şeyden uzaklaşmak istediğimde kimse bana karışmadan kendi odama çekilir kitaplarla meşgul olurdum. Benim dünyam işte buydu.

Ağır Taş Yerinden Oynamaz Atasözünün Hikayesi Hakkında Yorumlarınızı Aşağıdan Hemen Yazabilirsiniz.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.