Halk Edebiyatı Ozanları

Halk Edebiyatı Ozanları Kimlerdir, Halk edebiyatının ünlü ozanları hakkında kısa bilgi

Halk şairleri Edebiyatımızda 5’e ayrılmıştır. Bunlar; Tasavvuf Tekke şairleri, kentli şairler, köylü şairler, yeniçeri şairler, Göçebe şairlerdir.

İşte Edebiyatımızda önemli Halk Edebiyatı şairleri ise şu şekildedir; Pir Sultan Abdal, Köroğlu, Karacaoğlan, Kaygusuz Abdal, Yunus Emre, Hacı Bayram Veli, Eşrefoğlu Rumi, Kayıkçı Kul Mustafa, Gevheri, Aşık Ömer, Dertli, Dadaloğlu, Erzurumlu Emrah, Seyrani, Bayburtlu Zihni ve Aşık Veysel’dir. Bunlardan bazılarını kısaca tanıtmak isteriz.

Pir Sultan Abdal; 16 yy. Tekke ve Aşık edebiyatının öncülerindendir. Sivas’ta yaşamını sürdüren şair Alevi- Bektaşi geleneğinin kurucusudur.

Köroğlu; 16. yy.’da yaşamış ve eserlerinde aşk, tabiat, yiğitlik ve dostluk konularını işlemiştir.

Aşık Veysel; 1894-1973 yılları arasında yaşam süren şair Cumhuriyetin 10. senesinde Ankara’ya gelmiş ve şiirlerini seslendirmiştir.

Yunus Emre; 1250 ve 1320 yılları arasında hayat sürmüştür. Yani 13. yy. şairidir. Hayatını Eskişehir’de sürdüğü söylenen şairin efsaneli bir yaşamı vardır.

Hacı Bayram Veli; 1352-1429 seneleri arasında hayat süren şair Bayramiye tarikatının öncüsü olmuştur.

Halk Edebiyatı Ozanları Hakkında Yorumlarınızı Hemen Yazabilirsiniz.

1 yorum

  1. İslahiyeli Aşık İsmail YILMAZ
    Ozanımız İslahiye’li Ozan İsmail YILMAZ; 1920 yılında Gaziantep’in İslahiye ilçesinin Kozdere (İntilli) köyünde doğdu. 3 yaşında iken babası Çete Reisi Göv Mehmet Çavuş Gavur Dağlarının Kanlı Geçit, Kızıldere mevkiinde Fransızlarla yapılan bir çatışma esnasında iki akrabası ile birlikte şehit düşünce öksüz kalır. Kendinden iki yaş küçük kardeşi Ahmet’le birlikte dedesi ve amcaları tarafından büyütülür. Askere gider gelir ve evlenir. İlk eşinde 4 çocuk babası olur. İlk eşi vefat edince ikinci evliliğini yapar 5 çocuk da ikinci eşinden olmak üzere 9 evlat babası olur.
    Devlet Demir Yollarında memur olur. 54 yaşında vazife başında 54 yaşında bir kalp Krizi sonunda vefat eder. Mezarı İslahiye’nin Kozdere Köyündeki Göztepe mezarlığındadır.
    Gençlik yıllarında başladığı şiir ve hikaye söylemeye ve yazmaya ölümüne kadar devam eder. Şiirleri Bazı dergi ve gazetelerde yayınlanır. “Şakkışefe” ve “Toros Seyahatı” isimli basılı iki şiir kitabı bulunmaktadır. Hayatı ve şiirleri pek çok Edebiyat öğrencileri ve Öğretim Üyeleri tarafından Tez konusu olarak işlenmiş ve hazırlanmıştır. İsmailoğlu Mustafa YILMAZ, İslahiyeli Ozan İsmail YILMAZ’ın oğludur.

    UYARMA

    Ne zamandan beri şair olmuşsun?
    Pek nice hoşuma gitti sözlerin.
    Bilmiyorum kime aşık olmuşsun?
    Ateşli aşıka benzer sözlerin.

    Söyleyin arkadaş ben de bileyim
    Azmış yaranıza merhem olayım
    Beraberce ağlayalım, gülelim
    Yaktı içerimi dağlar sözlerin.

    Davranışın başka, duruşun tuhaf
    Herkes sayılırken sen bundan muaf
    Bilğiler toplamış, olmuşsun sahaf
    Zorlukları çözüp, sağlar sözlerin.

    Yüksek dağlar başı çok serin olur
    Herkes sevdiğini arar da bulur
    Güzel sevmeyenler ecelsiz ölür
    Beni sana sıkı bağlar sözlerin.

    Uzatmak istemem bu kadar yeter
    Avcılar avına okunu atar
    Seninkinden benin derdim çok beter
    Bunu mu söyletmek, ister sözlerin.

    İSMAİL YILMAZ’ın bitiyor sözü
    Gözü değil ağlar her zaman özü
    Sırrını diyemez sararmış yüzü
    Ahınan vahınan geçer sözlerin.
    01.02.1974 – Fevzipaşa/İslahiye

    İslahiyeli Aşık İsmail YILMAZ

    AĞLARIM – 1

    İntilli Köyünde fakir doğmuşum
    Baba ocağını bilmez ağlarım.
    Amcalarıma da evlat olmuşum
    Babam şehit, ana bilmez ağlarım.

    Ben beni bileli el diyarında
    Ümidim kalmadı artık yarında
    Samimi arkadaş çoktu varımda
    Şimdi yapayalnız kaldım ağlarım.

    Derdim çoktur söylemekle tükenmez
    Ev hasreti kolay değil çekilmez
    Gurbet elde kimse kimseyi bilmez
    Beni bir bilen yok ona ağlarım.

    Çalışmaya çıktım İskenderun’a
    Eş evlat hasreti kokar buruna
    Uzak olmam eşin gider zoruna
    Gurbette çarem yok ona ağlarım.

    Beklediğim boşa çıktı ümitler
    İşsiz gezer nice babayiğitler
    Zengin giyer kutnu ile ipekler
    Bana çul bulunmaz titrer ağlarım.

    İSMAİL’im gezdim gurbet elini
    Küçük yaşta yokluk kırdı belimi
    Anlatacak kimsem yoktur derdimi
    Ev halkından uzak kaldım ağlarım.
    10.01.1949 – İskenderun

    İslahiyeli Aşık İsmail YILMAZ

    ARTIK

    —Şule YÜKSEL’e–
    Okurdum yazını ederdim ahı
    Aktıkça akardı gözümün yaşı.
    Geçen günlerime ederim vahı
    Öyle günlerimiz gelmesin artık.

    Şule YÜKSEL kardeş İslam yazarı
    Maksad bilgi sunmak biz acizleri
    Okuyanın ağlar her an gözleri
    Durmadan ağlasın o gözler artık.

    Kalemi durmadan yazı yazıyor
    Gereksizler bir kül olmuş tozuyor
    Sizleri üzenler bizi üzüyor
    Allah ıslah etsin onları artık.

    Allah der alırsın eline kalem
    Gözyaşı tutamaz onu okuyan
    Dünya işi için yapmazsın eylem
    Sizlere dualar ederiz artık.

    “Huzur Sokağı”dır sütun yazılar
    Bilal’lar, Feyza’lar ağlar dadılar
    Hıra Altay’larla dolsun dualar
    Beş vakit Namazda anarız artık.

    Allah için yazan bütün yazını
    Hak yolunda söylen bütün sözünü
    İsmail YILMAZ’da sürer izini
    Topluca izine gideriz artık.
    10.05.1965 – Bursa

    İslahiyeli Aşık İsmail YILMAZ

    ASİL AZMAZ

    ”Asil azmaz” derler bu ata sözü
    Pek doğru söz insan azmamalıdır.
    Mertoğlu mertin hem doğrudur özü
    Yüze gülenlere kanmamalıdır.

    Namerdin elini sakın ha tutma
    Sır var ise sırrı sakın ha satma
    Cambaza kündeyi sakın ha atma
    Şeytanla güreşi tutmamalıdır.

    Fırsatın bulursa biner omuza
    Çehresi azgındır hiç gülmez yüze
    Yediği ekmeği göstermez göze
    Bunlar iyi insan sanmamalıdır.

    Hasta insanların içleri yanar
    Sarhoş kimselerin kafası döner
    Menfaat uğruna elini sunar
    Bunun ateşine yanmamalıdır.

    Vatanın sevgisi üstün her şeyden
    Sırrını her zaman gizle herkesden
    Annenden, babandan hem kardeşinden
    Gizleyip her yerde anmamalıdır.

    İSMAİL YILMAZ’da söyler bu sözü
    Birçok kimselere kararmış özü
    Siması sararmış ağlıyor gözü
    Düşmanın aşına banmamalıdır.
    13. 02.1971 – İslahiye

    İslahiyeli Aşık İsmail YILMAZ

    GÖRÜLMÜŞ MÜDÜR

    Seni sevdiğimi görüp bilmezler
    Gizliyi bilenler görülmüş müdür?
    Fakir diye seni bana vermezler
    Yoksulu sevenler görülmüş müdür?

    Fakir hayat boyu yürüyemez mi?
    Eşine giysiyi bürüyemez mi?
    Bir it bir deriyi sürüyemez mi?
    Açlıktan ölenler görülmüş müdür?

    Sevenlere olur samanlık seyran
    Yar severse ben de olurum hayran
    Kuru ekmek bir de bulursak ayran
    İsteksiz içenler görülmüş müdür?

    Sevdiğimi başa taç da ederim
    Koyun olsa çoban olur güderim
    Nere gitse peşi sıra giderim
    Sevgiden dönenler görülmüş müdür?

    Sevgilinin ince belde sarmadan
    Kutsal bildiğini üzüp, kırmadan
    Mürşit kapısına pişip varmadan
    Yüceye erenler görülmüş müdür?

    İsmail Yılmaz der sevdim burada
    Elde kimse tutmaz kaldım arada
    Dört kişi omuzlar olun orada
    Gidip de gelenler görülmüş müdür?

    İslahiyeli Aşık İsmail YILMAZ – İslahiye

    BURSA GÜZELLERİ – 1

    İstanbuldan daha ince modeli
    Ne güzel yaratmış Mevlam Bursa’da,
    Sözümü dinleyin pek de önemli
    Tipler, sima birdir hepsi Bursa’da

    Sıra geldi Bursa güzellerine
    Musade etseler yazarlarına
    Yabancılar girse pazarlarına
    Seçemezler birbirini Bursa’da.

    Saç sarışın, yüzler beyaz nur topu
    Fidan gibi, sülün gibi, bir yapı
    Gönül verse çıkarılır bir tapu
    Böyle düşünürsün her an Bursa’da.

    Kınalanmış sanki nazik elleri
    İnsanı mest eder şirin dilleri
    Çembere alınmış ince belleri
    Yürüyüşler gayet sade Bursa’da.

    Görmedik orada şişman bir bayan
    Gözleri bir badem, kaşlara hayran
    Sarışın ziyade, esmeri olan
    Vücutlar normaldir hepsi Bursa’da.

    Seçilmez hiç biri sanki bir gülman
    Zariftir dudaklar bakmaya kıyman
    Olsa helalinde sevmeye doyman
    Güzelle doludur Yeşil Bursa’da.
    02.09.1966 – Bursa

    İslahiyeli Aşık İsmail YILMAZ – İslahiye

    BURSA GÜZELLERİ – 2

    Esmer güzelleri söyleyim size
    Değişik huyları görünür göze,
    Severler hem de terslerler yüze
    Dil imaj gayrisi budur Bursa’da.

    Bunlardan başkası hepsi bir sima
    Ceylan gibi gezer benzerler aya
    Yanaklar kırmızı gözleri ela
    Bu nasıl güzellik Yeşil Bursa’da.

    Cümlesi harika narin dudaklar
    Göğüsler ileri, çökük yanaklar
    Altın bilezikle dolu bilekler
    Görenleri hayran kalır Bursa’da.

    Atalar Avrupa gören kişiler
    Ellerde marifet sanatı işler
    İncilere benzer dizilmiş dişler
    Tertemiz bakımlı kızlar Bursa’da.

    Ne kadar metetsem yine az olur
    Etmeyin nazarı değer göz olur
    Hepsi birbirinden çok güzel olur
    Bitmez ve tükenmez sözler Bursa’da.

    İsmail YILMAZ der bu kadar yeter
    Her taraf yeşildir bülbüller öter
    Bütün güzelleri gül gibi kokar
    Esansa ihtiyaç yoktur Bursa’da.
    02.09.1966 – Bursa

    İslahiyeli Aşık İsmail YILMAZ – İslahiye

    BÜLBÜL FİĞAN EDER

    Bülbül figan eder gül yapragında
    Yaprağa mı yoksa güle ağlarsın?
    Ayrı düşmüş vatanında elinde
    Vatana mı yoksa yare ağlarsın?

    Ötme bülbül ötme nedir bu halin?
    Seller gibi akar gözünden yaşın
    Darıldı mı sana yarenin eşin?
    Yarene mi yoksa eşe ağlarsın?

    Ne ötersin bülbül bahtı karalı
    Okla mı vuruldun göksün yaralı?
    Çok oldu mu bu yarayı alalı?
    Yaraya mı yoksa dosta ağlarsın?

    Birgün geldi doğdun emir böyledir
    Aşka düşenleri derdi ağlatır
    Ayrılık ateşi her an söyletir
    Ayrılığa yoksa nara ağlarsın?

    Avcıların gelmiş gözlüyor seni
    Halâ mı edersin zarı fiğanı?
    Gelmiş midir yoksa ölüm fermanı?
    Fermana mı yoksa aşka ağlarsın?

    Bu dünya bakidir kimseye kalmaz
    Kervan göç eylemiş bir daha dönmez
    Ağlamanı sorar İSMAİL YILMAZ
    Az ömre mi yoksa göçe ağlarsın?

    İslahiyeli Ozan İsmail YILMAZ – İslahiye

    GELİR – 1

    Önceleri duygusuzca bakarken
    Baktıkça güzele bakasım gelir.
    Aslı olup Kerem diye yakarken
    Yandıkça güzeli yakasım gelir.

    Sallanı sallanı gider suyuna
    Eğdirmiş boynunu bakar sağına
    O güzel elleri vermiş elime
    Tuttukça ellerim yanasım gelir.

    İncedir beli de siyahtır saçı
    Güzeller içinde nazlıdır nazlı
    Önceden küçüktü sevdiğim gülü
    Sordukça arayıp bulasım gelir.

    Keklik misin yücelerden uçarsın
    Turna mısın gerdanını açarsın
    Şahin gibi kanadını saçarsın
    Sevdikçe yüzünü göresim gelir.

    Bakınca halinden beter olmalı
    Amcam pederine haber vermeli
    Altınlarla kıymetini bilmeli
    Çektikçe ayrılık evesim gelir.

    İsmim İSMAİL’dir soy adım YILMAZ
    İki seven canı ayırmak olmaz
    Vuslada ersekde gaygımız kalmaz
    Ömrümce güzeli sevesim gelir.
    1938 İntilli Köyü/İslahiye

    İslahiyeli Aşık İsmail YILMAZ

    GELİR – 2

    Öksüz oldum aralarda tozarım
    Tozdukça güzeli göresim gelir.
    O güzelin sevgisini sezerim
    Sezdikçe güzeli göresim gelir.

    Gökçe Dağ’ın dik başları çok yüksek
    Göztepe’nin üzerinde bir tümsek
    Harlı Bağ’da Gavur Göl’e bir insek
    İndikçe güzeli göresim gelir.

    Del’olmuşum sağdan soldan gezerim
    Uçan kuşlardan da haber sorarım
    Sensiz bu dünyada canı neylerim
    Sessizce yüzünü göresim gelir.

    Amca kızı deli gibi sevmeli
    Ayın ışığında nerde bulmalı
    Küçük kardeşiyin gönlün görmeli
    Andıkça yüzünü göresim gelir.

    Güzeller güzeli eşim olmalı
    Çıkıp Akçınar’da yari bulmalı
    Annacımda amca kızı durmalı
    Durdukça yüzünü göresim gelir.

    Bindokuzyüz otuz sekiz senesi
    İSMAİL YILMAZ’ın aşk pervanesi
    Sevdiği Sultan da tek birtanesi
    Sevdikçe yüzünü göresim gelir.
    1938 İntilli Köyü/İslahiye

    İslahiyeli Ozan İsmail YILMAZ – İslahiye

    DAİM PARA

    Dertlilere deva verir
    Para para daim para,
    Hastalara şifa verir
    Para para daim para.

    Sevdirmiştir kendisini
    Söyleyim en doğrusunu
    Yaşattırır yuvasını
    Para para daim para.

    Fukaranın hakkın verir
    Hasenetin hayrın bilir
    İyi amel yapmış olur
    Para para daim para.

    Batıl inanca bağlanan
    Onunla her işi sanan
    Doğru değil hep de yalan
    Para para daim para.

    Mazlumları haksız yeren
    Zalimleri haklı gören
    Zavallıyı mahkum eden
    Para para daim para.

    Yapmadığı hiç iş yoktur
    Hayırında şerri çoktur
    Kalplere saplanan oktur
    Para para daim para.

    Anayı kızdan ayırtan
    Mümin olanı darıltan
    Münafıkları bağırtan
    Para para daim para.

    İSMAİL YILMAZ’ı bulsan
    Boş olan keseye dolsan
    Karnı açları doyursan
    Para para daim para.
    11.12.1973 – İslahiye

    İslahiyeli Aşık İsmail YILMAZ

    GAFİL OLMA İNSANOĞLU

    Gafil olma insanoğlu sonra halin perişan
    Bir gün giden bu faniden, pişman olun o zaman
    Çalış, fırsat elde iken, değerlendir ol ehil
    Görün narı cehennemi yalvarırsın o zaman.

    Ecel gelir bir gün başa, gözün aç gafil insan
    İster vali, ister paşa, öleceksin bir zaman
    Hepsi senden sorulacak bulamazsın bir kefil
    Ne yaptınsa göreceksin karşılığın o zaman.

    Ahirete çalışmalı dünyayı boştur satman
    İkisini bir tutmazsan ziyan eden o zaman
    Annen, baban, oğlun, kızın emanettir bunlar bil
    Çalış bunların rızkına, muhtaç etme bir zaman.

    Namaz, oruç farz olmuştur Hac’ın zekadın her an
    Müslümansan ede eyle, sorumlusun her zaman
    Eğer kul hakkın boynuna aldın ise ey gafil
    Ara bul hak sahibini, helal etsin şu zaman.

    Küfür, gıybet ettin ise, çeken bol olur cezan
    Eğer zengin, eğer fakir göreceksin, et iman
    Sorulacak bunun hepsi, yatarsan hakkın sebil
    Seher vakti ağlayarak tövbe eyle her zaman.

    Ver benim muradımı sen, yarabbel el alemin
    Yar et beni sevdiğine, sevdir beni her zaman
    Yüzü kara bu kuluyun, çoktur günahı, cahil
    Sensin ancak af tanrısı, af et beni el aman.

    Ol Muhammet Mustafa’ya, ümmet eyle bizi sen
    Gece gündüz ağlayarak, yol alırım her zaman.
    Dert çok İSMAİL YILMAZ’ın huzurda durur sefil
    Ret etme sözümü yarap, çağırırım her zaman.
    01.01.1960 – İslahiye

    İslahiyeli Aşık İsmail YILMAZ – İslahiye

    GELİNİM OLUR

    Adana’da bir kız gördüm
    Gelinim olur İnşallah.
    Saygı ve hürmeti gördüm
    Gelinim olur inşallah.

    Ben isterim oğlum ne der
    İleride dua eder
    Bu güzel olmasın heder
    Gelinim olur inşallah.

    Oğlumu ikna etmeli
    Güzele düğür gitmeli
    Bu işler olup bitmeli
    Gelinim olur inşallah.

    Boyu oğlumun boyunda
    Huyu oğlumun huyunda
    Suyu oğlumun suyunda
    Gelinim olur inşallah.

    Allah özenip yaratmış
    İyiye güzellik katmış
    Varlığa, nimete batmış
    Gelinim olur inşallah.

    Babasını tam bilirim
    Uğruna köle olurum
    Oğluma gelin alırım
    Gelinim olur inşallah.

    İsmail YILMAZ ne ister
    Yalvarır, yakarır sesler
    Allah’ım iyilik göster
    Gelinim olur inşallah…
    İslahiye –

    İslahiyeli Aşık İsmail YILMAZ

    GEREK

    Nedim İLGÜN’e
    Anaların ayak altı cennete giden tek yol,
    Atalara sayğı gerek bilğeyi saymak gerek.
    Ana baba ihtiyarlar, tutmaz ayak ne de kol,
    Sev küçüğü say büyüğü atayı sevmek gerek.

    Hoş tutasın her gönülü sadakat baki gerek,
    Derindir manası ismin bunları bilmek gerek,
    Şefahattır yüze gülen terki def etmek gerek,
    İstikbalin menbasını fark edip bilmek gerek.

    Menbaalar birkaç koldan menzile akar gider,
    Menzil uzak, yollar sarptır, ol menbaa var eder,
    Ağlar sızlar konuşmaya halk içinde ar eder,
    Atın hazır, yolun uzak, menzile koşmak gerek.

    Bu bir emri ilahidir, çalışan mahrum olmaz,
    Hoş tutasın sen atanı duası yerden kalmaz,
    Kırma gönlünü onların, onlardan zarar gelmez,
    Ana baba emanettir, kıymetin bilmek gerek.

    Ol Allah’ı seven kişi lütfuna mazhar olur,
    Burası bir imtihandır, çalışan serdar olur,
    Hoş tutmazsan ata gönlün emekler heder olur,
    Baba ana dünyadayken duasın almak gerek.

    Çok küçükken sevmiş idim, görüşmemiz güç oldu,
    Felek bana yar olmadı her işimiz felç oldu,
    Neler geldi, neler geçti, bunun hepsi hiç oldu
    Aşık İsmail YILMAZ’ı, atayla anmak gerek.
    10.07.1965 – Maltepe/İstanbul

    İslahiyeli Aşık İsmail YILMAZ – İslahiye

    ASKER ŞİİRİNE CEVAP

    Yeğenim Selahattin YILMAZ’a
    Kardeşimin oğlusun sen, asker oldun piyade
    Sınırları bekle her an güven olsun günlerde.
    Çok severim bilirsin sen gönle doldun ziyade
    Aileni bekliyorsun güven duysun onlarda.

    Mektubunu alır almaz gönlüm güldü şad oldu
    Şiirini okudum da gözüm ağlar yaş doldu
    Bize kutsal vazifedir cümle alem kul oldu
    Askerliği herkes sever şunlar, bunlar, onlar da.

    Vatan bize emanettir çalışırız elbette
    Gazi çıkar, şehit çıkar bu fedakar millette
    Vatan için uyanık ol, olmayasın gaflette
    Ondan bundan, kötülükten söz edersin onlarda.

    Unut artık o geçmişi, düşme sarhoş peşine
    Ölse dahi tükürürler o sarhoşun naşına.
    Yaşamaksa tam niyetin, acı kendi yaşına,
    Meyhane ne? sarhoşluk ne? söz edersin onlarda.

    Temiz bir aslın var senin, neden böyle yaparsın?
    Gelecek o temiz nesle, kötü ahlak katarsın.
    Yarın sen de baba olun, ahlaksıza çatarsın,
    Yaşamak var, yaşatmak var, ne istersin onlarda?

    Geçmişe bir göz atmalı, o tarihde neler var?
    Fatih’ler var, Yavuz’lar var, sultanlar var, hanlar var.
    Fatma’lar var, Asena var, Göv Mehmet Çavuş’lar var.
    Vazifeyi yapar iken ibret alın onlarda.

    Mecbur ettin İSMAİL’i söylettin bu sözleri,
    Merak ettim şiirini düşündürdün özleri.
    Tut sözümü bırakma sen büyüğüyün izini,
    Sakın olha yapmayasın hiyanetlik anlarda…

    İslahiyeli Ozan İsmail YILMAZ – İslahiye

    AĞLAMA – 2

    Ecel gelip baş yastığa düşmüştür,
    Fırsat gitti elden gözüm ağlama.
    Ana, baba, kardeş burda kalmıştır
    Yalvarmak çaresiz boşa ağlama.

    Nerde kaldı oğlun kızın evladın
    Malın mülkün hani onca servetin
    Peygamberin yapman nice sünnetin
    Zaman geçti diye sakın ağlama.

    Hararetten yanar dimağın kurur
    Ezrail karşıda su ile durur
    Yok ise amelin imanın alır
    Yardımcı yok diye sakın ağlama.

    İSMAİL YILMAZ der bana o günde
    Sureyi Yasini okut o anda
    Tövbem kabul ola Yüce katında
    Ömür gitti gönül sakın ağlama.
    10.01.1949 – İskenderun

    İslahiyeli Ozan İsmail YILMAZ

    BU GÜNLER KENDİME

    Bu günler kendime bir hal oluyor
    Kimseye bu sırrı açamıyorum,
    Badeler dolarak bana geliyor
    İzin verilmezse içemiyorum.

    Halden bilen yok da neler söyleyim
    Yoluna bu canı feda edeyim
    Sen gelmezsen söyle ben mi geleyim
    Bu teklifi sana edemiyorum.

    Bütün kötülükten kaçınmalıdır
    Dünyaya iyilik saçılmalıdır
    Seven sevdiğine açılmalıdır
    Eşe dosta haber veremiyorum.

    Aşka düşen kişi severek yanar
    Bade sunulunca içerek kanar
    Bu hararet bilmem ne vakit söner
    Aşkın ateşinden duramıyorum.

    Bir ah çeksem bunu kimler bilecek
    El alem gıybetle bana gülecek
    Bilsen belki gönlün beni sevecek
    Bu aşkımı sana açamıyorum.

    İsmail YILMAZ der gün gelir solar
    Allâh’ın emri de yerini bulur
    Gücenme sözüme böylece olur
    Bana güven yalan söylemiyorum.
    05.02.1940 – İntilli köyü/İslahiye

    İslahiyeli Ozan İsmail YILMAZ – İslahiye

İslahiyeli Ozan İsmail YILMAZ için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.