
Undulate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Undulate Nedir?
Undulate kelimesi “dalgalanmak, kıvrılmak” anlamlarına gelir. Genellikle suyun hareketi ya da yılanın hareketi gibi dalgalı ve kıvrımlı bir yapıyı ifade eder.
Örnek Cümleler:
1. The undulating waves of the ocean were mesmerizing. (Okyanusun dalgalanan dalgaları büyüleyiciydi.)
2. The snake undulated through the grass. (Yılan otların arasından kıvrılarak geçti.)
3. The dancer’s body undulated gracefully to the music. (Dansçının vücudu müziğe nazikçe eşlik etti.)
4. The undulating road made me feel queasy. (Dalgalanan yol beni mide bulantısıyla baş başa bıraktı.)
5. The undulating hills stretched as far as the eye could see. (Dalgalı tepeler gözün görebileceği kadar uzanıyordu.)
6. The undulating sand dunes were a sight to behold. (Dalgalı kum tepeleri görülmeye değerdi.)
7. The fabric undulated in the breeze. (Kumaş rüzgarda dalgalanıyordu.)
8. The undulating roof of the building added to its unique design. (Binaların dalgalı çatısı benzersiz tasarımına katkıda bulundu.)
9. The undulating landscape made for a challenging hike. (Dalgalı manzara, zorlu bir yürüyüşe sebep oldu.)
10. The undulating movements of the gymnast were impressive. (Jimnastikçinin dalgalı hareketleri etkileyiciydi.)
11. The undulating clouds created a breathtaking sunset. (Dalgalı bulutlar nefes kesen bir gün batımı yarattı.)
12. The undulating sound of the flute filled the room. (Neyin dalgalı sesi odayı doldurdu.)
13. The undulating terrain made it difficult for the cyclists. (Dalgalı arazi bisikletçiler için zordu.)
14. The undulating lines in the artwork added depth and movement. (Sanat eserindeki dalgalı hatlar derinlik ve hareket katıyordu.)
15. The undulating river flowed peacefully through the valley. (Dalgalı nehir vadiden sakin bir şekilde akıyordu.)
16. The undulating pattern on the wallpaper was soothing. (Duvar kağıdındaki dalgalı desen rahatlatıcıydı.)
17. The undulating fur of the cat made it look even more elegant. (Kedinin dalgalı tüyleri onu daha da zarif gösteriyordu.)
18. The undulating flags added color and movement to the parade. (Dalgalı bayraklar geçide renk ve hareket kattı.)
19. The undulating sound of the violin brought tears to my eyes. (Kemanın dalgalı sesi gözlerimde yaşlara neden oldu.)
20. The undulating traffic made me late for my appointment. (Dalgalı trafik randevuma geç kalmama neden oldu.)
Türkçe Karşılıkları:
1. The undulating waves of the ocean were mesmerizing. (Okyanusun dalgalanan dalgaları büyüleyiciydi.)
2. The snake undulated through the grass. (Yılan otların arasından kıvrılarak geçti.)
3. The dancer’s body undulated gracefully to the music. (Dansçının vücudu müziğe nazikçe eşlik etti.)
4. The undulating road made me feel queasy. (Dalgalanan yol beni mide bulantısıyla baş başa bıraktı.)
5. The undulating hills stretched as far as the eye could see. (Dalgalı tepeler gözün görebileceği kadar uzanıyordu.)
6. The undulating sand dunes were a sight to behold. (Dalgalı kum tepeleri görülmeye değerdi.)
7. The fabric undulated in the breeze. (Kumaş rüzgarda dalgalanıyordu.)
8. The undulating roof of the building added to its unique design. (Binaların dalgalı çatısı benzersiz tasarımına katkıda bulundu.)
9. The undulating landscape made for a challenging hike. (Dalgalı manzara, zorlu bir yürüyüşe sebep oldu.)
10. The undulating movements of the gymnast were impressive. (Jimnastikçinin dalgalı hareketleri etkileyiciydi.)
11. The undulating clouds created a breathtaking sunset. (Dalgalı bulutlar nefes kesen bir gün batımı yarattı.)
12. The undulating sound of the flute filled the room. (Neyin dalgalı sesi odayı doldurdu.)
13. The undulating terrain made it difficult for the cyclists. (Dalgalı arazi bisikletçiler için zordu.)
14. The undulating lines in the artwork added depth and movement. (Sanat eserindeki dalgalı hatlar derinlik ve hareket katıyordu.)
15. The undulating river flowed peacefully through the valley. (Dalgalı nehir vadiden sakin bir şekilde akıyordu.)
16. The undulating pattern on the wallpaper was soothing. (Duvar kağıdındaki dalgalı desen rahatlatıcıydı.)
17. The undulating fur of the cat made it look even more elegant. (Kedinin dalgalı tüyleri onu daha da zarif gösteriyordu.)
18. The undulating flags added color and movement to the parade. (Dalgalı bayraklar geçide renk ve hareket kattı.)
19. The undulating sound of the violin brought tears to my eyes. (Kemanın dalgalı sesi gözlerimde yaşlara neden oldu.)
20. The undulating traffic made me late for my appointment. (Dalgalı trafik randevuma geç kalmama neden oldu.)
Hemen Yorum Yaz