Uncouthness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Uncouthness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Uncouthness (Türkçe anlamı: Kaba davranış, terbiyesizlik)

Örnek Cümleler:

1. Uncouthness is never appreciated in polite society. (Kaba davranış, nazik toplumda asla takdir edilmez.)
2. His uncouthness in the meeting caused embarrassment for the company. (Toplantıdaki terbiyesizliği şirket için utanç vericiydi.)
3. I was shocked at the uncouthness of the guests at the party. (Partideki konukların kaba davranışları beni şaşırttı.)
4. The uncouthness of his language was offensive to everyone in the room. (Dilindeki terbiyesizlik, odadaki herkesi rahatsız etti.)
5. Her uncouthness made it clear that she was not accustomed to high society. (Onun kaba davranışları, yüksek topluma alışık olmadığını açıkça ortaya koyuyordu.)
6. I couldn’t believe the uncouthness of the man as he spoke to the waiter. (Garsonla konuşurken adamın kaba davranışlarına inanamadım.)
7. The uncouthness of his behavior made me rethink our friendship. (Davranışındaki kabalık, arkadaşlığımızı yeniden düşünmeme neden oldu.)
8. His uncouthness was a stark contrast to the elegance of the party. (Kabalığı, partiye olan zariflikle keskin bir tezat oluşturuyordu.)
9. I tried to ignore his uncouthness, but it was impossible to overlook. (Kabalığını görmezden gelmeye çalıştım ama dikkatten kaçırmak imkansızdı.)
10. The uncouthness of the children in the park was alarming to the parents. (Parktaki çocukların kabalığı, ebeveynler için endişe vericiydi.)
11. His uncouthness in social situations made it difficult for him to make friends. (Sosyal ortamlardaki kabalığı, arkadaş edinmesini zorlaştırıyordu.)
12. The uncouthness of his remarks was insulting to the entire group. (Yorumlarındaki kabalık, tüm gruba hakaret etti.)
13. I was shocked at the uncouthness of the comedian’s jokes. (Komedyenin şakalarınd

ki kabalık beni şok etti.)
14. The uncouthness of the customer’s behavior caused a scene in the store. (Müşterinin kaba davranışı, mağazada bir sahne oluşturdu.)

15. The uncouthness of the driver’s actions led to a road rage incident. (Sürücünün kaba davranışları, bir yol öfkesi olayına neden oldu.)
16. The uncouthness of the politician’s speech was met with widespread criticism. (Politikacının konuşmasındaki kabalık, geniş çaplı eleştirilere maruz kaldı.)
17. I couldn’t believe the uncouthness of the hotel staff during our stay. (Konaklamamız sırasında otel çalışanlarının kaba davranışlarına inanamadım.)
18. The uncouthness of the teenager’s behavior was a concern for his parents. (Ergenin davranışlarındaki kabalık, ebeveynleri için endişe vericiydi.)
19. The uncouthness of his mannerisms made it clear that he was not well-educated. (Hareketlerindeki terbiyesizlik, iyi eğitimli olmadığını açıkça ortaya koyuyordu.)
20. His uncouthness at the dinner table was a source of embarrassment for his family. (Yemek masasındaki kabalığı, ailesi için utanç kaynağıydı.)