Uncommon İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Uncommon İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Uncommon Nedir?

Uncommon, “az rastlanan, sıradışı, nadir” gibi anlamlara gelen bir İngilizce kelime olarak kullanılır.

Örnek Cümleler:

1. The painting in the museum is uncommon and priceless. (Müzede bulunan tablo nadir ve paha biçilmezdir.)
2. She has an uncommon talent for playing the piano. (Piyano çalmak için nadir bir yeteneği var.)
3. I always try to use uncommon words in my writing to make it more interesting. (Yazılarımda ilgi çekici hale getirmek için nadir kelimeler kullanmaya çalışırım.)
4. It’s uncommon to see snow in this part of the country. (Ülkenin bu bölgesinde kar görmek nadirdir.)
5. The dress she wore to the party was uncommon and caught everyone’s attention. (Partide giydiği elbise sıradışıydı ve herkesin dikkatini çekti.)
6. His reaction to the news was uncommon and unexpected. (Haberlere verdiği tepki sıradışı ve beklenmedikti.)
7. This type of flower is uncommon and only grows in certain regions. (Bu çiçek türü nadir ve sadece belirli bölgelerde yetişir.)
8. The book she recommended was uncommon but very interesting. (Önerdiği kitap nadir ama çok ilginçti.)
9. His style of painting is uncommon and unique. (Resim yapma tarzı sıradışı ve benzersizdir.)
10. Her taste in music is uncommon, but she enjoys it. (Müzik zevki nadir olsa da ona zevk veriyor.)
11. The design of the building is uncommon and modern. (Bina tasarımı sıradışı ve modern.)
12. The food at the restaurant is uncommon and delicious. (Restorandaki yemekler nadir ve lezzetlidir.)
13. His sense of humor is uncommon and sometimes hard to understand. (Mizah anlayışı nadir ve bazen anlaşılması zordur.)
14. The language he speaks is uncommon and not widely used. (Konuştuğu dil nadir ve yaygın olarak kullanılmaz.)
15. The ring she wore was uncommon and had a unique design. (Taktığı yüzük sıradışı ve benzersiz bir tasarıma sahipti.)
16. His decision to quit his job was uncommon and surprising. (İşinden ayrılma kararı sıradışı ve şaşırtıcıydı.)
17. The colors she chose for the painting were uncommon but worked well together. (Resim için seçtiği renkler nadir olsa da iyi bir uyum sağladılar.)
18. The plant in the garden is uncommon and exotic. (Bahçedeki bitki nadir ve egzotiktir.)
19. His fashion sense is uncommon and often attracts attention. (Moda anlayışı nadir ve genellikle dikkat çeker.)
20. The song she sang was uncommon but beautiful. (Söylediği şarkı nadir ama güzeldi.)

Türkçe Karşılıklar:

1. Müzede bulunan tablo nadir ve paha biçilmezdir.
2. Piyano çalmak için nadir bir yeteneği var.
3. Yazılarımda ilgi çekici hale getirmek için nadir kelimeler kullanmaya çalışırım.
4. Ülkenin bu bölgesinde kar görmek nadirdir.
5. Partide giydiği elbise sıradışıydı ve herkesin dikkatini çekti.
6. Haberlere verdiği tepki sıradışı ve beklenmedikti.
7. Bu çiçek türü nadir ve sadece belirli bölgelerde yetişir.
8. Önerdiği kitap nadir ama çok ilginçti.
9. Resim yapma tarzı sıradışı ve benzersizdir.
10. Müzik zevki nadir olsa da ona zevk veriyor.
11. Bina tasarımı sıradışı ve modern.
12. Restorandaki yemekler nadir ve lezzetlidir.
13. Mizah anlayışı nadir ve bazen anlaşılması zordur.
14. Konuştuğu dil nadir ve yaygın olarak kullanılmaz.
15. Taktığı yüzük sıradışı ve benzersiz bir tasarıma sahipti.
16. İşinden ayrılma kararı sıradışı ve şaşırtıcıydı.
17. Resim için seçtiği renkler nadir olsa da iyi bir uyum sağladılar.
18. Bahçedeki bitki nadir ve egzotiktir.
19. Moda anlayışı nadir ve genellikle dikkat çeker.
20. Söylediği şarkı nadir ama güzeldi.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.