Uncharacteristic İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Uncharacteristic İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Uncharacteristic Nedir?

Uncharacteristic, karakteristik olmayan, tipik olmayan anlamlarına gelir. Bir şeyin ya da birisinin beklenmeyen ya da alışılmışın dışında bir davranış sergilemesi durumunda kullanılan bir kelime olarak da kullanılır.

Örnek Cümleler:

1. It was uncharacteristic of him to be so quiet during the meeting. (Toplantıda bu kadar sessiz olması onun karakteristiği değil.)
2. She showed uncharacteristic courage in the face of danger. (Tehlike karşısında karakteristik olmayan bir cesaret gösterdi.)
3. His uncharacteristic behavior made everyone wonder if something was wrong. (Karakteristiği olmayan davranışları, herkesin bir şeylerin yanlış olduğunu düşünmesine neden oldu.)
4. The team’s uncharacteristic loss surprised everyone. (Takımın karakteristiği olmayan kaybı herkesi şaşırttı.)
5. It was uncharacteristic of her to be late for work. (İşe geç kalmak onun karakteristiği değil.)
6. His uncharacteristic forgetfulness worried his friends. (Karakteristiği olmayan unutkanlığı arkadaşlarını endişelendirdi.)
7. The cat’s uncharacteristic friendliness surprised the dog. (Kedinin karakteristiği olmayan arkadaş canlılığı köpeği şaşırttı.)
8. It was uncharacteristic of the normally punctual train to be late. (Genellikle dakik olan trenin geç kalması karakteristiği değil.)
9. Her uncharacteristic anger caught everyone off guard. (Karakteristiği olmayan öfkesi herkesi hazırlıksız yakaladı.)
10. The uncharacteristic weather pattern caused a lot of damage. (Karakteristiği olmayan hava durumu, büyük bir hasara neden oldu.)
11. It was uncharacteristic of him to miss his best friend’s wedding. (En iyi arkadaşının düğününe katılmamak onun karakteristiği değil.)
12. The uncharacteristic kindness of the stranger touched her heart. (Yabancının karakteristiği olmayan nazikliği onun kalbini dokundurdu.)
13. It was uncharacteristic of the usually reserved professor to tell a joke. (Genellikle içine kapanık olan profesörün şaka yapması karakteristiği değil.)
14. His uncharacteristic clumsiness caused the vase to shatter. (Karakteristiği olmayan sakarlığı vazoyu kırdırdı.)
15. The uncharacteristic silence in the usually noisy classroom was unsettling. (Genellikle gürültülü sınıfta sessizlik karakteristiği olmayan bir durumdu.)
16. It was uncharacteristic of her to lie about her accomplishments. (Başarıları hakkında yalan söylemek onun karakteristiği değil.)
17. His uncharacteristic generosity was appreciated by everyone. (Karakteristiği olmayan cömertliği herkes tarafından takdir edildi.)
18. The uncharacteristic beauty of the sunset took

everyone’s breath away. (Günbatımının karakteristiği olmayan güzelliği herkesin nefesini kesmişti.)
19. It was uncharacteristic of the usually quiet neighborhood to have a loud party. (Genellikle sessiz olan mahallenin gürültülü bir partiye ev sahipliği yapması karakteristiği değil.)

  1. Her uncharacteristic boldness impressed her boss. (Karakteristiği olmayan cesareti patronunu etkiledi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.