Unceremonious İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Unceremonious
Meaning: Not marked by any formal or polite ceremony, abrupt or rudely abrupt in manner or speech.
-
My boss gave me an unceremonious dismissal without any explanation. (Patronum bana herhangi bir açıklama yapmadan nezaketsizce bir şekilde işten çıkardı.)
-
The party ended in an unceremonious way when the police arrived. (Polisler geldiğinde parti nezaketsizce bir şekilde sona erdi.)
-
He was given an unceremonious send-off by his colleagues. (Meslektaşları tarafından saygısızca uğurlandı.)
-
The company’s announcement was made in an unceremonious manner. (Şirketin açıklaması saygısızca bir şekilde yapıldı.)
-
The team’s defeat was an unceremonious end to their season. (Takımın yenilgisi sezonlarının nefes kesen bir sonu oldu.)
-
The teacher was unceremonious with the student who was late for class. (Öğretmen, derse geç kalan öğrenciyle kaba davrandı.)
-
The event was canceled in an unceremonious manner due to bad weather. (Kötü hava koşulları nedeniyle etkinlik kabalıkla iptal edildi.)
-
The mayor was given an unceremonious welcome by the protestors. (Belediye başkanı protestocular tarafından kaba bir şekilde karşılandı.)
-
The company’s CEO was fired in an unceremonious way by the board of directors. (Şirketin CEO’su yönetim kurulu tarafından saygısızca işten çıkarıldı.)
-
The restaurant closed down in an unceremonious manner, leaving many customers disappointed. (Restoran birçok müşteriyi hayal kırıklığına uğratarak saygısızca kapandı.)
-
The movie’s ending was unceremonious, leaving the audience with more questions than answers. (Film, izleyicileri sorularla baş başa bırakan hızlı bir sona sahipti.)
-
The team’s coach
was fired in an unceremonious manner after a string of losses. (Takımın ardı ardına gelen yenilgilerinden sonra koçları saygısızca işten çıkarıldı.)
-
The store closed its doors in an unceremonious manner, leaving its loyal customers without warning. (Mağaza, sadık müşterilerini uyarı yapmadan kapatarak kabaslıkla hareket etti.)
-
The politician’s resignation was an unceremonious end to his career. (Politikacının istifası kariyerinin nefes kesen bir sonu oldu.)
-
The landlord evicted the tenants in an unceremonious way, without giving them proper notice. (Mülk sahibi, kiracılarına uygun bir bildirimde bulunmadan saygısızca tahliye etti.)
-
The author’s book launch was an unceremonious affair, with only a handful of people in attendance. (Yazarın kitap tanıtımı, katılımı sadece birkaç kişiyle sınırlı kalan sıradan bir etkinlik oldu.)
-
The museum’s exhibit was dismantled in an unceremonious way, with the artifacts being handled carelessly. (Müzenin sergisi, eserlerin özensizce ele alındığı saygısızca bir şekilde söküldü.)
-
The company’s restructuring was done in an unceremonious manner, with many employees being laid off without warning. (Şirketin yeniden yapılandırması, birçok çalışanın uyarı yapılmadan işten çıkarıldığı saygısızca bir şekilde yapıldı.)
-
The athlete’s retirement was an unceremonious end to his illustrious career. (Sporcu, parlak kariyerinin nefes kesen bir sonu olan emekliliğine saygı gösterilmeden uğurlandı.)
-
The ceremony was an unceremonious affair, with no speeches or formalities. (Tören, hiçbir konuşma ya da resmiyet olmadan sıradan bir şekilde yapıldı.)
Hemen Yorum Yaz