Unceremonious İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unceremonious İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unceremonious

Meaning: Not marked by any formal or polite ceremony, abrupt or rudely abrupt in manner or speech.

  1. My boss gave me an unceremonious dismissal without any explanation. (Patronum bana herhangi bir açıklama yapmadan nezaketsizce bir şekilde işten çıkardı.)

  2. The party ended in an unceremonious way when the police arrived. (Polisler geldiğinde parti nezaketsizce bir şekilde sona erdi.)

  3. He was given an unceremonious send-off by his colleagues. (Meslektaşları tarafından saygısızca uğurlandı.)

  4. The company’s announcement was made in an unceremonious manner. (Şirketin açıklaması saygısızca bir şekilde yapıldı.)

  5. The team’s defeat was an unceremonious end to their season. (Takımın yenilgisi sezonlarının nefes kesen bir sonu oldu.)

  6. The teacher was unceremonious with the student who was late for class. (Öğretmen, derse geç kalan öğrenciyle kaba davrandı.)

  7. The event was canceled in an unceremonious manner due to bad weather. (Kötü hava koşulları nedeniyle etkinlik kabalıkla iptal edildi.)

  8. The mayor was given an unceremonious welcome by the protestors. (Belediye başkanı protestocular tarafından kaba bir şekilde karşılandı.)

  9. The company’s CEO was fired in an unceremonious way by the board of directors. (Şirketin CEO’su yönetim kurulu tarafından saygısızca işten çıkarıldı.)

  10. The restaurant closed down in an unceremonious manner, leaving many customers disappointed. (Restoran birçok müşteriyi hayal kırıklığına uğratarak saygısızca kapandı.)

  11. The movie’s ending was unceremonious, leaving the audience with more questions than answers. (Film, izleyicileri sorularla baş başa bırakan hızlı bir sona sahipti.)

  12. The team’s coach

was fired in an unceremonious manner after a string of losses. (Takımın ardı ardına gelen yenilgilerinden sonra koçları saygısızca işten çıkarıldı.)

  1. The store closed its doors in an unceremonious manner, leaving its loyal customers without warning. (Mağaza, sadık müşterilerini uyarı yapmadan kapatarak kabaslıkla hareket etti.)

  2. The politician’s resignation was an unceremonious end to his career. (Politikacının istifası kariyerinin nefes kesen bir sonu oldu.)

  3. The landlord evicted the tenants in an unceremonious way, without giving them proper notice. (Mülk sahibi, kiracılarına uygun bir bildirimde bulunmadan saygısızca tahliye etti.)

  4. The author’s book launch was an unceremonious affair, with only a handful of people in attendance. (Yazarın kitap tanıtımı, katılımı sadece birkaç kişiyle sınırlı kalan sıradan bir etkinlik oldu.)

  5. The museum’s exhibit was dismantled in an unceremonious way, with the artifacts being handled carelessly. (Müzenin sergisi, eserlerin özensizce ele alındığı saygısızca bir şekilde söküldü.)

  6. The company’s restructuring was done in an unceremonious manner, with many employees being laid off without warning. (Şirketin yeniden yapılandırması, birçok çalışanın uyarı yapılmadan işten çıkarıldığı saygısızca bir şekilde yapıldı.)

  7. The athlete’s retirement was an unceremonious end to his illustrious career. (Sporcu, parlak kariyerinin nefes kesen bir sonu olan emekliliğine saygı gösterilmeden uğurlandı.)

  8. The ceremony was an unceremonious affair, with no speeches or formalities. (Tören, hiçbir konuşma ya da resmiyet olmadan sıradan bir şekilde yapıldı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.