
Unbeknownst To İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Unbeknownst İle İlgili Cümleler:
Unbeknownst kelimesi İngilizce bir sıfattır ve “bilinmeden, habersiz” anlamına gelir.
Örnek cümleler:
- Unbeknownst to me, my friends planned a surprise party for my birthday. (Benim habersiz olduğum şekilde, arkadaşlarım doğum günüm için sürpriz bir parti planladılar.)
- The company’s financial troubles were unbeknownst to the employees until the day the company declared bankruptcy. (Şirketin mali sorunları çalışanlara şirket iflas edene kadar bilinmiyordu.)
- Unbeknownst to the public, the government had been spying on its citizens for years. (Halkın haberi olmadan, hükümet yıllardır vatandaşlarını izliyordu.)
- She made the decision unbeknownst to her family. (Ailesine habersiz bir şekilde karar verdi.)
- Unbeknownst to us, the restaurant closed down last week. (Bizim haberimiz olmadan, restoran geçen hafta kapandı.)
- Unbeknownst to the students, the test would be postponed. (Öğrencilerin haberi olmadan, sınav ertelenecekti.)
- The true identity of the author was unbeknownst to the public for many years. (Yazarın gerçek kimliği yıllarca halktan saklandı.)
- Unbeknownst to me, the concert tickets had already sold out. (Benim habersiz olduğum şekilde, konser biletleri zaten tükenmişti.)
- The secret plans were unbeknownst to the rest of the team. (Gizli planlar diğer takım üyelerinden habersizdi.)
- Unbeknownst to most people, the company’s CEO had a criminal record. (Çoğu insanın haberi olmadığı şekilde, şirketin CEO’sunun suç kaydı vardı.)
- The truth about the accident was unbeknownst to the victim’s family for many years. (Kazayla ilgili gerçekler, kurbanın ailesinden yıllarca habersizdi.)
- Unbeknownst to him, his phone had been hacked. (Habersiz şekilde, telefonu hacklenmişti.)
- Unbeknownst to the audience, the magician had a secret compartment in his hat. (İzleyicilerin haberi olmadan, sihirbazın şapkasında gizli bir bölme vardı.)
- The fact that she was a millionaire was unbeknownst to her new friends. (Yeni arkadaşlarının haberi olmayan bir şekilde, o bir milyonerdi.)
- Unbeknownst to the hikers, there was a bear in the woods. (Doğa yürüyüşçülerinin haberi olmadan, ormanda bir ayı vardı.)
- The real reason for the delay was unbeknownst to the passengers. (Yolcuların haberi olmayan gerçek gecikme sebebi.)
- Unbeknownst to her parents, she had dropped out of college. (Ebeveynlerinin haberi olmadan, üniversiteden ayrılmıştı.)
- The treasure was unbeknownst to the villagers until a group of archaeologists discovered it. (Hazinenin varlığı, bir grup arkeolog keşfedene kadar köylülerin haberi olmadı.)
- Unbeknownst to the bride, her groom had arranged a surprise performance from her favorite band. (Gelinin habersiz olduğu şekilde, damadı en sevdiği grubun sürpriz bir performansı düzenledi.)
(Türkçe çevirileri cümlelerin sonunda verilmiştir.)
Hemen Yorum Yaz