Unavoidable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unavoidable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unavoidable: Kaçınılmaz, önlenemez

  1. It was unavoidable that the company would face financial difficulties. (Şirketin finansal zorluklarla karşılaşması kaçınılmazdı.)
  2. The team’s defeat was unavoidable due to their poor performance. (Takımın yenilgisi, kötü performanslarından dolayı kaçınılmazdı.)
  3. The teacher made it clear that there was an unavoidable conflict in the exam schedule. (Öğretmen, sınav programında kaçınılmaz bir çatışma olduğunu açıkladı.)
  4. It was unavoidable that there would be some disagreements between the two parties. (İki taraf arasında bazı anlaşmazlıkların olması kaçınılmazdı.)
  5. The hurricane’s damage was unavoidable despite the precautions taken by the residents. (Sakinlerin aldığı önlemlere rağmen, kasırganın yarattığı hasar kaçınılmazdı.)
  6. The inevitable result of his actions was an unavoidable confrontation with the law. (Eylemlerinin kaçınılmaz sonucu, hukukla kaçınılmaz bir yüzleşmeydi.)
  7. The company was facing unavoidable layoffs due to the economic downturn. (Ekonomik durgunluk nedeniyle, şirket kaçınılmaz işten çıkarmalarla karşı karşıya kaldı.)
  8. The consequences of climate change are unavoidable, and we need to take action now. (İklim değişikliğinin sonuçları kaçınılmazdır ve şimdi harekete geçmemiz gerekiyor.)
  9. The pandemic’s impact on the global economy was unavoidable. (Pandeminin küresel ekonomi üzerindeki etkisi kaçınılmazdı.)
  10. The athlete’s injury made it unavoidable for him to withdraw from the competition. (Sporcu yaralanması nedeniyle yarışmadan çekilmek kaçınılmaz oldu.)
  11. The lack of resources made it unavoidable to delay the project. (Kaynakların eksikliği, projeyi ertelemenin kaçınılmaz olmasına neden oldu.)
  12. The company’s expansion plans were put on hold due to the unavoidable circumstances. (Şirketin genişleme planları, kaçınılmaz koşullar nedeniyle askıya alındı.)
  13. The pandemic made it unavoidable for schools to switch to online learning. (Pandemi, okulların çevrimiçi öğrenime geçmesini kaçınılmaz kıldı.)
  14. The deadline was missed due to the unavoidable technical difficulties. (Kaçınılmaz teknik zorluklar nedeniyle son tarih kaçırıldı.)
  15. The loss of the key player made it unavoidable for the team to restructure their tactics. (Ana oyuncunun kaybı, takımın taktiklerini yeniden yapılandırmanın kaçınılmaz olmasına neden oldu.)
  16. The company’s bankruptcy was unavoidable despite the efforts to save it. (Kurtarmak için yapılan çabalarına rağmen, şirketin iflası kaçınılmazdı.)
  1. The damage caused by the natural disaster was unavoidable, but the government provided relief efforts. (Doğal afetin neden olduğu hasar kaçınılmazdı, ancak hükümet yardım çalışmaları sağladı.)
  2. The project’s delay was unavoidable due to the unexpected changes in the requirements. (Beklenmedik gereksinim değişiklikleri nedeniyle, proje gecikmesi kaçınılmazdı.)
  3. The unavoidable delay in the flight schedule caused inconvenience to the passengers. (Uçuş programındaki kaçınılmaz gecikme, yolculara rahatsızlık verdi.)
  4. The increase in taxes was unavoidable to address the country’s economic crisis. (Ülkenin ekonomik krizini ele almak için vergilerin artırılması kaçınılmazdı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.