Unapologetic İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unapologetic İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unapologetic Nedir?

Unapologetic, Türkçe karşılığıyla özür dilemeyen veya pişmanlık duymayan anlamına gelir. Bu kelime genellikle bir davranış veya söz için kullanılır ve kişinin ne yaptığının yanlış olabileceğinin farkında olmasına rağmen, özür dilememesini veya pişmanlık duymamasını ifade eder.

Örnek Cümleler:

  1. She was unapologetic about her decision to quit her job without giving notice. (O, işinden haber vermeden istifa etmesine dair kararında özür dilemedi.)
  2. The company’s unapologetic stance on environmental issues drew criticism from activists. (Şirketin çevre sorunlarına yönelik özür dilemeyen tavrı aktivistlerden eleştiri aldı.)
  3. He was unapologetic after getting caught cheating on the exam. (Sınavda kopya çektiği için yakalandıktan sonra özür dilemeyen bir tutum sergiledi.)
  4. The politician remained unapologetic despite the backlash from the public. (Politikacı, halktan gelen tepkilere rağmen özür dilemeyen bir tutum sergiledi.)
  5. The singer’s unapologetic attitude towards her controversial lyrics caused a stir. (Şarkıcının tartışmalı sözlerine karşı özür dilemeyen tutumu dikkat çekti.)
  6. The athlete was unapologetic about his use of performance-enhancing drugs. (Sporcu, performans arttırıcı ilaçlar kullanmasına dair kararında özür dilemedi.)
  7. The CEO’s unapologetic behavior towards his employees led to high turnover rates. (CEO’nun çalışanlarına karşı özür dilemeyen davranışları yüksek işten ayrılma oranlarına neden oldu.)
  8. She remained unapologetic despite the criticism she received for her controversial art exhibit. (Tartışmalı sanat sergisi nedeniyle aldığı eleştirilere rağmen özür dilemeyen bir tutum sergiledi.)
  9. The comedian’s unapologetic humor offended some audience members. (Komedyenin özür dilemeyen mizahı bazı izleyicileri rahatsız etti.)
  10. The actress was unapologetic about her comments on the controversial topic. (Tartışmalı konuyla ilgili yaptığı yorumlara dair özür dilemeyen bir tutum sergiledi.)
  11. The author’s unapologetic writing style caused controversy. (Yazarın özür dilemeyen yazım tarzı tartışmalara neden oldu.)
  12. The politician’s unapologetic stance on immigration policy drew criticism from the opposing party. (Göçmenlik politikasına yönelik özür dilemeyen tutumu muhalefet partisinden eleştiri aldı.)
  13. The athlete’s unapologetic celebrations after winning the game irritated the opposing team. (Maçı kazandıktan sonra özür dilemeyen kutlamalar
  1. The artist’s unapologetic use of controversial imagery sparked a debate about freedom of expression. (Sanatçının tartışmalı görselleri kullanması ifade özgürlüğü hakkında bir tartışma başlattı.)
  2. The CEO’s unapologetic decision to lay off employees caused outrage among the workforce. (CEO’nun çalışanları işten çıkarma kararında özür dilemeyen tutumu işçiler arasında öfkeye neden oldu.)
  3. The fashion designer was unapologetic about his use of fur in his collection. (Koleksiyonunda kürk kullanmasına dair özür dilemeyen bir tutum sergileyen moda tasarımcısı eleştirilere maruz kaldı.)
  4. The professor’s unapologetic teaching style was polarizing among students. (Öğretim tarzında özür dilemeyen tutumu öğrenciler arasında kutuplaşmaya neden oldu.)
  5. The musician’s unapologetic lyrics about drug use raised concerns among parents. (Uyuşturucu kullanımı hakkında özür dilemeyen şarkı sözleri, ebeveynler arasında endişe yarattı.)
  6. The CEO’s unapologetic response to the company’s ethical violations damaged its reputation. (Şirketin etik ihlallerine yönelik özür dilemeyen CEO’nun tepkisi, şirketin itibarını zedeledi.)
  7. The athlete’s unapologetic criticism of his opponent’s performance caused controversy. (Rakibinin performansına yönelik özür dilemeyen eleştirileri tartışmalara neden oldu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.