Unambiguous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unambiguous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unambiguous Nedir?


Unambiguous, anlamı açık ve net olan anlamına gelen bir İngilizce kelime olarak kullanılmaktadır.

Örnek Cümleler:


1. The instructions were unambiguous, making it easy for me to assemble the furniture. (Talimatlar açık ve netti, mobilyayı monte etmeyi kolaylaştırdı.)
2. He gave an unambiguous answer to the question, leaving no room for doubt. (Soruya açık bir cevap verdi, şüphe için hiçbir alan bırakmadı.)
3. The sign was unambiguous, clearly indicating the way to the nearest exit. (Levha açıktı, en yakın çıkış yolunu açıkça belirtiyordu.)
4. The rules of the game are unambiguous, so there is no room for interpretation. (Oyunun kuralları açık, bu yüzden yorumlama için hiçbir alan yok.)
5. The message was unambiguous, leaving no doubt about what needed to be done. (Mesaj açıktı, ne yapılması gerektiği konusunda hiçbir şüphe bırakmadı.)
6. The contract was written in unambiguous language, making it easy to understand. (Sözleşme açık bir dilde yazılmıştı, anlamak kolaydı.)
7. The directions were unambiguous, so we had no trouble finding our way. (Yönler açıktı, bu yüzden yolumuzu bulmakta hiç zorluk çekmedik.)
8. The rules of grammar are unambiguous, so there is no excuse for making mistakes. (Dilbilgisi kuralları açık, bu yüzden hata yapmak için hiçbir bahane yok.)
9. The evidence was unambiguous, leaving no doubt about his guilt. (Kanıtlar açıktı, suçluluğu konusunda hiçbir şüphe bırakmadı.)
10. The instructions were unambiguous, but he still managed to mess things up. (Talimatlar açıktı, ama yine de işleri karıştırmayı başardı.)
11. The meaning of the word is unambiguous, so there is no need to consult a dictionary. (Kelimenin anlamı açık, bu yüzden bir sözlüğe başvurmak gerekli değil.)
12. The message was unambiguous, but he still managed to misinterpret it. (Mesaj açıktı, ama yine de yanlış yorumlamayı başardı.)
13. The answer was unambiguous, leaving no room for debate. (Cevap açıktı, tartışma için hiçbir alan bırakmadı.)
14. The goal of the project was unambiguous, so everyone knew what they were working towards. (Projenin amacı açıktı, bu yüzden herkes ne için çalıştığını biliyordu.)
15. The task was unambiguous, making it easy to complete. (Görev açıktı, tamamlamak kolay oldu.)
16. The instructions were unambiguous, but he still managed to make a mistake. (Talimatlar açıktı, ama yine de hata yapmayı başardı.)
17. The meaning

of the message was unambiguous, making it clear what was expected of me. (Mesajın anlamı açıktı, benden ne beklediği netti.)
18. The policy was unambiguous, leaving no room for exceptions. (Politika açıktı, istisna için hiçbir alan bırakmadı.)

  1. The law was unambiguous, making it easy to enforce. (Kanun açıktı, uygulamayı kolaylaştırdı.)
  2. The criteria for selection were unambiguous, so there was no favoritism. (Seçim kriterleri açıktı, bu yüzden kayırma yoktu.)

Türkçe Karşılıklar:

  1. açık ve net
  2. şüphe bırakmayan
  3. açıkça belirtilen
  4. yorumlama için hiçbir alan yok
  5. şüphe bırakmayan
  6. anlaşılır
  7. yönler açık
  8. hata yapmak için hiçbir bahane yok
  9. suçluluğu konusunda hiçbir şüphe bırakmayan
  10. işleri karıştırmayı başardı
  11. sözlüğe başvurmak gerekli değil
  12. yanlış yorumlamayı başardı
  13. tartışma için hiçbir alan bırakmadı
  14. herkes ne için çalıştığını biliyordu
  15. tamamlamak kolay oldu
  16. hata yapmayı başardı
  17. benden ne beklediği netti
  18. istisna için hiçbir alan bırakmadı
  19. uygulamayı kolaylaştırdı
  20. kayırma yoktu

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.