Unalloyed İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unalloyed İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unalloyed nedir?

Unalloyed kelimesi, “katkısız” veya “ham” anlamına gelir. Bu terim özellikle metalurjide kullanılır ve bir elementin saflığını ifade etmek için kullanılır.

Örnek cümleler:

  1. The unalloyed steel was too brittle for our purposes. (Katkısız çelik amaçlarımız için çok kırılgandı.)
  2. She spoke with unalloyed enthusiasm about her new job. (Yeni işi hakkında katkısız bir coşkuyla konuştu.)
  3. He was unalloyed in his dedication to the cause. (Sebebe olan bağlılığından dolayı katkısızdı.)
  4. The company’s success was due to the unalloyed efforts of its employees. (Şirketin başarısı, çalışanlarının katkısız çabalarına bağlıydı.)
  5. The unalloyed gold was worth a small fortune. (Katkısız altın küçük bir servet değerindeydi.)
  6. The artist’s unalloyed talent was evident in every brush stroke. (Sanatçının katkısız yeteneği her fırça darbesinde açıkça görülüyordu.)
  7. The team’s unalloyed determination led them to victory. (Takımın katkısız kararlılığı, onları zaferle sonuçlandırdı.)
  8. His unalloyed honesty was both refreshing and admirable. (Katkısız dürüstlüğü hem ferahlatıcı hem de takdire şayandı.)
  9. The unalloyed joy on her face was contagious. (Yüzündeki katkısız sevinç bulaşıcıydı.)
  10. The unalloyed sadness in his voice was heartbreaking. (Sesindeki katkısız üzüntü yürek burkucuydu.)
  11. The unalloyed love between the couple was palpable. (Çift arasındaki katkısız aşk elde edilebilirdi.)
  12. The unalloyed nature of the oil made it perfect for cooking. (Yağın katkısız doğası, pişirmek için mükemmeldi.)
  13. The unalloyed facts of the case were difficult to dispute. (Davanın katkısız gerçekleri tartışmaya açık değildi.)
  14. The athlete’s unalloyed dedication to training paid off in the competition. (Sporcunun antrenmana katkısız bağlılığı yarışmada ödüllendirildi.)
  15. The unalloyed beauty of the landscape took our breath away. (Manzaranın katkısız güzelliği bizi nefessiz bıraktı.)
  16. The unalloyed simplicity of the design was its greatest strength. (Tasarımın katkısız basitliği en büyük gücüydü.)
  17. The unalloyed truth of her words was hard to ignore. (Sözlerinin katkısız gerçeği göz ardı edilemezdi.)
  18. The unalloyed silence in the room was unnerving.
  1. The unalloyed courage of the firefighters saved countless lives. (İtfaiyecilerin katkısız cesareti sayısız hayatı kurtardı.)
  2. The unalloyed hope in her eyes was a beacon of light in the darkness. (Gözlerindeki katkısız umut, karanlığın içinde bir ışık kaynağıydı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.