Unacuminous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Unacuminous Nedir?
Unacuminous, bir nesnenin veya yüzeyin sivri uçlara sahip olmaması anlamına gelir.
Örnek Cümleler:
-
The unacuminous edges of the table were safer for the children.
(Tabanın keskin olmaması çocuklar için daha güvenliydi.) -
The unacuminous tip of the pen made it difficult to write with.
(Kalemin ucu sivri olmadığından dolayı yazmak zordu.) -
The unacuminous rocks on the beach made it easier to walk barefoot.
(Plajdaki keskin kayalar çıplak ayakla yürümeyi kolaylaştırdı.) -
The unacuminous corners of the picture frame made it easy to hang on the wall.
(Resim çerçevesinin köşeleri sivri olmadığından duvara asmak kolaydı.) -
The unacuminous blade of the knife made it difficult to cut through the meat.
(Bıçağın ucu sivri olmadığından eti kesmek zordu.) -
The unacuminous tip of the pencil made it difficult to sharpen.
(Kalem ucu sivri olmadığından kalemi bilemek zordu.) -
The unacuminous edges of the book made it easier to flip through the pages.
(Kitabın kenarları sivri olmadığından sayfaları çevirmek daha kolaydı.) -
The unacuminous corners of the tablecloth made it easy to fold.
(Masa örtüsünün köşeleri sivri olmadığından katlamak kolaydı.) -
The unacuminous tip of the screwdriver made it difficult to turn the screw.
(Tornavida ucu sivri olmadığından vida çevirmek zordu.) -
The unacuminous edges of the cookie cutter made it easy to handle.
(Kurabiye kalıbının kenarları sivri olmadığından kullanımı kolaydı.) -
The unacuminous corners of the picture made it easy to frame.
(Resmin köşeleri sivri olmadığından çerçevelemesi kolaydı.) -
The unacuminous edge of the credit card made it easier to slide into the wallet.
(Kredi kartının kenarı sivri olmadığından cüzdana kaydırmak daha kolaydı.) -
The unacuminous tip of the paintbrush made it difficult to create fine lines.
(Fırça ucu sivri olmadığından ince çizgiler oluşturmak zordu.) -
The unacuminous edges of the ruler made it easier to measure accurately.
(Rögarın kenarları sivri olmadığından ölçüleri doğru almak kolaydı.) -
The unacuminous tip of the highlighter made it difficult to underline neatly.
(Vurgulayıcının ucu sivri olmadığından düzgün alt çizgi yapmak zordu.) -
The unacuminous edges of the carpet made it easier to vacuum.
(Halının kenarları sivri olmadığından sü
pürmek daha kolaydı.)
-
The unacuminous corners of the pillow made it more comfortable to sleep on.
(Yastığın köşeleri sivri olmadığından üzerinde uyumak daha rahattı.) -
The unacuminous edge of the mirror made it easier to clean.
(Aynanın kenarı sivri olmadığından temizlemesi daha kolaydı.) -
The unacuminous corners of the phone case made it easy to grip.
(Telefon kılıfının köşeleri sivri olmadığından tutması kolaydı.) -
The unacuminous tip of the stylus made it difficult to draw precise lines on the screen.
(Stylus’un ucu sivri olmadığından ekrana hassas çizgiler çizmek zordu.)
Hemen Yorum Yaz