Unacquainted İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unacquainted İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unacquainted Nedir?


Unacquainted, İngilizce bir sıfat olarak kullanılır ve Türkçe’de “tanışık olmayan” anlamına gelir. İki kişi, yer veya şey arasında bir tanışıklık veya bilgi eksikliğini ifade eder.

Örnek Cümleler:


1. I felt unacquainted with the customs and traditions of the new country. (Yeni ülkenin gelenekleri ve görenekleri konusunda tanışık değildim.)
2. We were unacquainted with the person who sat beside us in the train. (Trende yanımızda oturan kişi ile tanışık değildik.)
3. John seemed unacquainted with the rules of the game. (John oyunun kuralları konusunda tanışık görünmüyordu.)
4. I feel unacquainted with the city since I just arrived yesterday. (Dün geldiğimden beri şehirle henüz tanışıklığım yok.)
5. She was unacquainted with the history of the place. (Yerin tarihine dair bilgisi yoktu.)
6. The two dogs were unacquainted with each other and barked aggressively. (İki köpek birbirleriyle tanışık değillerdi ve saldırganca havladılar.)
7. He felt unacquainted with the new work environment. (Yeni iş ortamıyla tanışık hissetmiyordu.)
8. The teacher was unacquainted with the latest teaching methods. (Öğretmen son öğretme yöntemleri hakkında bilgisi yoktu.)
9. The two colleagues were unacquainted with each other’s working styles. (İki meslektaş birbirlerinin çalışma tarzları hakkında tanışık değillerdi.)
10. The tourists were unacquainted with the local language and struggled to communicate. (Turistler yerel dil ile tanışık değillerdi ve iletişim kurmakta zorlandılar.)
11. The unacquainted couple seemed shy around each other on their first date. (Tanışık olmayan çift ilk buluşmalarında birbirlerine karşı utangaç göründüler.)
12. The unacquainted students were paired up for a group project. (Tanışık olmayan öğrenciler grup projesi için bir araya getirildi.)
13. The unacquainted team struggled to work together effectively. (Tanışık olmayan ekip etkili bir şekilde birlikte çalışmakta zorlandı.)
14. The unacquainted siblings met for the first time at their mother’s funeral. (Tanışık olmayan kardeşler annelerinin cenazesinde ilk kez karşılaştılar.)
15. I felt unacquainted with the new software and had to ask for help. (Yeni yazılımla tanışık değildim ve yardım istemek zorunda kaldım.)
16. The unacquainted guests had trouble finding their way around the large house. (Tanışık olmayan misafirler büyük evde yol bulmakta zorlandılar.)
17. The unacquainted couple was set up on a blind date by their friends. (

  1. The unacquainted couple was set up on a blind date by their friends. (Tanışık olmayan çift arkadaşları tarafından kör randevuda buluşturuldu.)
  2. The unacquainted coworkers had an awkward silence during the meeting. (Tanışık olmayan iş arkadaşları toplantı sırasında garip bir sessizlik yaşadılar.)
  3. The unacquainted travelers shared a hostel room for the night. (Tanışık olmayan yolcular bir gece için bir hostel odasını paylaştılar.)
  4. The unacquainted actors struggled to develop chemistry during rehearsals. (Tanışık olmayan oyuncular prova sırasında uyum geliştirmekte zorlandılar.)

  1. Yeni ülkenin gelenekleri ve görenekleri konusunda tanışık değildim.
  2. Trende yanımızda oturan kişi ile tanışık değildik.
  3. John oyunun kuralları konusunda tanışık görünmüyordu.
  4. Dün geldiğimden beri şehirle henüz tanışıklığım yok.
  5. Yerin tarihine dair bilgisi yoktu.
  6. İki köpek birbirleriyle tanışık değillerdi ve saldırganca havladılar.
  7. Yeni iş ortamıyla tanışık hissetmiyordu.
  8. Öğretmen son öğretme yöntemleri hakkında bilgisi yoktu.
  9. İki meslektaş birbirlerinin çalışma tarzları hakkında tanışık değillerdi.
  10. Turistler yerel dil ile tanışık değillerdi ve iletişim kurmakta zorlandılar.
  11. Tanışık olmayan çift ilk buluşmalarında birbirlerine karşı utangaç göründüler.
  12. Tanışık olmayan öğrenciler grup projesi için bir araya getirildi.
  13. Tanışık olmayan ekip etkili bir şekilde birlikte çalışmakta zorlandı.
  14. Tanışık olmayan kardeşler annelerinin cenazesinde ilk kez karşılaştılar.
  15. Yeni yazılımla tanışık değildim ve yardım istemek zorunda kaldım.
  16. Tanışık olmayan misafirler büyük evde yol bulmakta zorlandılar.
  17. Tanışık olmayan çift arkadaşları tarafından kör randevuda buluşturuldu.
  18. Tanışık olmayan iş arkadaşları toplantı sırasında garip bir sessizlik yaşadılar.
  19. Tanışık olmayan yolcular bir gece için bir hostel odasını paylaştılar.
  20. Tanışık olmayan oyuncular prova sırasında uyum geliştirmekte zorlandılar.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.