Unaccustomed İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unaccustomed İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unaccustomed kelimesinin Türkçe anlamı:

Alışılmamış, yabancı, alışkın olmayan

Örnek cümleler:

1. I felt unaccustomed to the new environment. (Yeni çevreye alışkın değildim.)
2. She was unaccustomed to being alone. (Yalnız olmaya alışkın değildi.)
3. He was unaccustomed to speaking in public. (Kamuya açık konuşmaya alışkın değildi.)
4. The spicy food was unaccustomed to her palate. (Acılı yemekler damak tadına uygun değildi.)
5. The cold weather was unaccustomed to him. (Soğuk hava ona alışılmamıştı.)
6. She was unaccustomed to the long hours of work. (Uzun çalışma saatlerine alışkın değildi.)
7. The loud noise was unaccustomed to her ears. (Yüksek gürültü kulağına alışık değildi.)
8. He was unaccustomed to the strict rules of the school. (Okulun sıkı kurallarına alışık değildi.)
9. The city life was unaccustomed to her. (Şehir hayatı ona alışılmamıştı.)
10. He was unaccustomed to the culture of the new country. (Yeni ülkenin kültürüne alışkın değildi.)
11. She was unaccustomed to the high altitude. (Yüksek rakıma alışkın değildi.)
12. The new job was unaccustomed to him. (Yeni iş ona alışılmamıştı.)
13. He was unaccustomed to the speed of the city. (Şehrin hızına alışkın değildi.)
14. The heavy workload was unaccustomed to her. (Yoğun iş yükü ona alışılmamıştı.)
15. The unfamiliar language was unaccustomed to him. (Yabancı dil ona alışılmamıştı.)
16. She was unaccustomed to the spicy food. (Acılı yemeklere alışık değildi.)
17. =”color: blue;”>He was unaccustomed to the hot climate. (Sıcak iklime alışkın değildi.)
18. The new technology was unaccustomed to her. (Yeni teknolojiye alışkın değildi.)
19. She was unaccustomed to the strict diet. (Sıkı diyet programına alışık değildi.)
20. The loud music was unaccustomed to his taste. (Yüksek sesli müzik zevkine uygun değildi.)