Umbrage İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Umbrage İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Umbrage kelimesinin Türkçe anlamı:


Umbrage kelimesi, bir şeyin kişinin onurunu veya gururunu incittiği veya rahatsız ettiği hissini ifade eder.

Örnek cümleler:

  1. She took umbrage at his remark and stormed out of the room. (O’nun sözünden rahatsız oldu ve odadan çıkıp gitti.)
  2. The politician’s supporters took umbrage at the negative press coverage. (Politikacının destekçileri negatif basın kapsamından rahatsız oldular.)
  3. I hope you don’t take umbrage at my suggestion. (Önerime kırılıp üzülmezsin umarım.)
  4. He always takes umbrage at criticism, no matter how constructive. (Ne kadar yapıcı olursa olsun eleştirilere her zaman kırılır.)
  5. I don’t think he meant to cause any umbrage; it was just a misunderstanding. (Sanmıyorum ki herhangi bir kırgınlık yaratmak istedi; sadece bir anlaşmazlık vardı.)
  6. She is quick to take umbrage at anything she perceives as a slight. (Hafife alınacak bir şey olduğunu düşündüğü her şeyden hemen kırılır.)
  7. The CEO took umbrage at the employee’s suggestion and shut it down immediately. (CEO, çalışanın önerisinden rahatsız oldu ve hemen reddetti.)
  8. He always takes umbrage at my jokes, even when they’re not at his expense. (Her zaman şakalarıma kırılır, hatta kendisine yönelik olmadığında bile.)
  9. The author took umbrage at the reviewer’s negative comments about her book. (Yazar, kitabıyla ilgili eleştirel yorumları nedeniyle eleştirmene kırıldı.)
  10. I apologize if I caused any umbrage with my previous comments. (Önceki yorumlarımla herhangi bir kırgınlık yarattıysam özür dilerim.)
  11. The coach took umbrage at the player’s lack of effort during practice. (Antrenör, antrenman sırasında oyuncunun çabasızlığından rahatsız oldu.)
  12. I can understand why she took umbrage at your behavior; it was quite rude. (Davranışların nedeniyle onun neden kırıldığını anlayabiliyorum; oldukça kaba bir davranıştı.)
  13. The artist took umbrage at the critic’s negative review of his latest exhibit. (Sanatçı, son sergisine yönelik eleştirmenin olumsuz yorumlarından rahatsız oldu.)
  14. I don’t want to cause any umbrage, but I have to be honest with you. (Herhangi bir kırgınlık yaratmak istemiyorum ama dürüst olmak zorundayım.)
  15. The employee took umbrage at the manager’s micromanaging style. (Çalışan, yöneticinin mikro yönetim tarzından rahatsız oldu.)
  16. He always takes um

brage at any criticism, even when it’s meant to be constructive feedback. (Her zaman eleştirilere kırılır, hatta yapıcı bir geri bildirim olması gerektiğinde bile.)
17. The customer took umbrage at the server’s mistake and demanded a refund. (Müşteri, garsonun hatasından rahatsız oldu ve iade talep etti.)

  1. The professor took umbrage at the student’s disrespectful behavior during class. (Profesör, sınıfta öğrencinin saygısız davranışlarından rahatsız oldu.)
  2. I hope you don’t take umbrage at my suggestion for how to improve the project. (Projenin nasıl geliştirilebileceği konusundaki önerime kırılıp üzülmezsin umarım.)
  3. The musician took umbrage at the critic’s review of her latest album, calling it unfair and biased. (Müzisyen, son albümüne yönelik eleştirmenin yorumlarından rahatsız oldu ve bunun haksız ve önyargılı olduğunu söyledi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.