Tenacity İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Tenacity İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Tenacity

Tenacity, kararlılık ve azim anlamına gelen bir kelime. Bir hedefe ulaşmak için kararlılıkla çalışmak ve pes etmemek anlamlarını ifade eder.

  1. Despite facing numerous setbacks, the athlete’s tenacity allowed him to eventually win the race. (Sporcu birçok engelle karşılaşmasına rağmen, tenakuzu sonunda yarışı kazanmasına izin verdi.)
  2. The success of the business can be attributed to the tenacity of its founder. (Şirketin başarısı, kurucusunun kararlılığına atfedilebilir.)
  3. She approached the difficult task with tenacity and was eventually able to complete it. (Zorlu görevi kararlılıkla ele aldı ve sonunda tamamlamayı başardı.)
  4. The tenacity of the protestors resulted in the government reversing its decision. (Protestocuların kararlılığı, hükümetin kararını geri almasına neden oldu.)
  5. The student’s tenacity paid off when she received a scholarship to attend college. (Öğrencinin tenakuzu, üniversiteye gitmek için burs kazanmasına yol açtı.)
  6. The tenacity of the climbers allowed them to reach the summit of the mountain. (Dağcıların tenakuzu, zirveye ulaşmalarına izin verdi.)
  7. The writer’s tenacity in pursuing her dream of being published paid off when she finally got her book deal. (Yazarın yayınlanma hayalini takip etmek için gösterdiği kararlılık, sonunda kitap anlaşmasını aldığında ödüllendirildi.)
  8. The team’s tenacity in defending their goal helped them win the game. (Takımın golünü savunma konusundaki kararlılığı, maçı kazanmalarına yardımcı oldu.)
  9. Despite the obstacles, her tenacity and resilience helped her overcome the challenges. (Engellere rağmen, onun tenakuzu ve direnci, zorlukların üstesinden gelmesine yardımcı oldu.)
  10. The tenacity of the detective led to the capture of the criminal. (Polisin kararlılığı, suçlunun yakalanmasına yol açtı.)
  11. His tenacity in pursuing justice for his family was inspiring. (Ailesi için adaleti takip etmek için gösterdiği kararlılık ilham vericiydi.)
  12. The tenacity of the volunteers helped to clean up the park after the storm. (Gönüllülerin tenakuzu, fırtına sonrası parkı temizlemeye yardımcı oldu.)
  13. Despite the criticism, the artist’s tenacity allowed her to continue pursuing her unique vision. (Eleştirilere rağmen, sanatçının tenakuzu, benzersiz vizyonunu takip etmeye devam etmesine izin verdi.)
  14. The tenacity of the firefighter saved the lives of several people trapped in a burning building. (İtfaiyecinin kararlılığı, yanmakta olan bir binada mahsur kalan birkaç kişinin hayatını kurtardı.)
  15. His tenacity in learning a new language
  1. His tenacity in learning a new language paid off when he was able to communicate with the locals during his travels. (Yeni bir dil öğrenme konusundaki tenakuzu, seyahatlerinde yerlilerle iletişim kurabilmesine yol açtı.)
  2. The tenacity of the doctors and nurses during the pandemic was admirable. (Salgın sırasında doktorların ve hemşirelerin tenakuzu takdire şayandı.)
  3. Despite facing rejection after rejection, the singer’s tenacity allowed her to eventually land a record deal. (Reddedilme sonrası reddedilmeyle karşı karşıya kalmalarına rağmen, şarkıcının tenakuzu sonunda bir kayıt anlaşması yapmasına izin verdi.)
  4. The athlete’s tenacity in training every day paid off when he broke the world record. (Sporcunun her gün antrenman yapma konusundaki tenakuzu, dünya rekorunu kırmasına izin verdi.)
  5. The tenacity of the activists led to significant changes in the law. (Aktivistlerin tenakuzu, yasalarda önemli değişikliklere yol açtı.)
  6. Despite the setbacks, her tenacity in pursuing her dream of becoming a doctor never wavered. (Engellere rağmen, doktor olma hayalini takip etmek için gösterdiği tenakus hiçbir zaman sarsılmadı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.