Tempter İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Tempter İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Tempter

Tempter, Türkçe anlamıyla “baştan çıkaran” veya “ayartan” anlamına gelir. Bu kelime, kişileri veya birini kötüye yönlendirmek için kullanan kişileri tanımlamak için kullanılır. Ayrıca, bir kişinin kötü alışkanlıklara veya günaha iten içgüdüleri de “tempter” olarak adlandırılabilir.

  1. She was the tempter who led him astray. (O, onu yanıltan ayartıcıydı.)
  2. The devil is often depicted as a tempter in religious stories. (Şeytan, dini hikayelerde sıkça bir ayartıcı olarak tasvir edilir.)
  3. The tempter offered him the chance to cheat on the exam. (Ayartıcı, sınavda kopya çekme şansını sundu.)
  4. Her friends warned her about the tempter, but she didn’t listen. (Arkadaşları, onu uyaran ayartıcı hakkında konuştular ancak o dinlemedi.)
  5. He was vulnerable to the tempter’s charms. (O, ayartıcının cazibelerine karşı savunmasızdı.)
  6. The tempter convinced him to take the shortcut. (Ayartıcı, onu kısayolu kullanmaya ikna etti.)
  7. She saw through the tempter’s lies and refused to be swayed. (O, ayartıcının yalanlarının farkındaydı ve etkilenmeyi reddetti.)
  8. The tempter promised him fame and fortune if he did what he asked. (Ayartıcı, istediği şeyi yaptığı takdirde ona ün ve servet vaat etti.)
  9. The tempter played on his insecurities and weaknesses to gain control. (Ayartıcı, kontrolü ele geçirmek için onun güvensizlikleri ve zayıflıkları üzerine oynadı.)
  10. She resisted the tempter’s advances and stayed true to her beliefs. (O, ayartıcının yaklaşımlarına karşı koydu ve inançlarına sadık kaldı.)
  11. The tempter used flattery and sweet talk to manipulate him. (Ayartıcı, onu manipüle etmek için övgü dolu sözler ve tatlı dille kullandı.)
  12. He regretted giving in to the tempter’s temptations. (O, ayartıcının baştan çıkarmalarına boyun eğdiğine pişman oldu.)
  13. The tempter preyed on her vulnerability and naivety. (Ayartıcı, güvensizliğine ve naifliğine göz dikti.)
  14. She recognized the tempter’s tactics and refused to be a victim. (O, ayartıcının taktiklerini tanıdı ve kurban olmayı reddetti.)
  15. The tempter’s promises were empty and shallow. (Ayartıcının vaatleri boş ve sığdı.)
  16. He realized too late that the tempter was leading him down a dangerous path. (O, ayartıcının onu tehlikeli bir yola sürüklediğini geç fark etti.)
  17. The tempter was relentless in his pursuit
  1. She was lured in by the tempter’s seductive charm. (O, ayartıcının baştan çıkarıcı cazibesine kapıldı.)
  2. The tempter’s temptations were hard to resist, but he managed to stay strong. (Ayartıcının baştan çıkarıcı teklifleri karşısında direnmek zordu, ancak o güçlü kaldı.)
  3. He learned to recognize the signs of the tempter and avoid falling into his trap. (O, ayartıcının işaretlerini tanımak ve tuzağına düşmekten kaçınmayı öğrendi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.