Temper With İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Temper With İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Temper With Nedir?

Temper with, bir şeyi değiştirmek, bozmak veya manipüle etmek anlamına gelen bir deyimdir. Bu ifade sıklıkla, bir şeyi neden olduğu sonuçlarına bakılmaksızın değiştirmeye veya etkilemeye çalışmak anlamında kullanılır.

Örnek Cümleler:

1. She warned her son not to temper with the thermostat. (Oğlunu termostatla oynamaması konusunda uyardı.)
2. The teacher suspected that one of the students had tempered with the exam paper. (Öğretmen, öğrencilerden birinin sınav kağıdıyla oynadığından şüphelendi.)
3. It is never a good idea to temper with evidence. (Kanıtlarla oynamak hiçbir zaman iyi bir fikir değildir.)
4. The suspect was accused of tempering with the crime scene. (Şüpheli, suç mahallinde oynamakla suçlandı.)
5. Please don’t temper with my computer settings. (Lütfen bilgisayar ayarlarımla oynamayın.)
6. The athlete was caught tempering with his drug test results. (Sporcu, doping test sonuçlarıyla oynadığı tespit edildi.)
7. Someone has tempered with the lock on the back door. (Biri arka kapının kilidiyle oynamış.)
8. The government was accused of tempering with the election results. (Hükümet, seçim sonuçlarıyla oynadığı iddiasıyla suçlandı.)
9. The company was fined for tempering with their financial statements. (Şirket, mali tablolarıyla oynadığı için cezalandırıldı.)
10. You should never temper with someone else’s property without their permission. (Başkasının izni olmadan asla malına zarar verme.)
11. He was caught tempering with the crime scene to make it look like an accident. (Kaza gibi görünmesi için suç mahallinde oynamakla yakalandı.)
12. The chef warned his assistant not to temper with the recipe. (Şef, yardımcısına tarifle oynamamasını söyledi.)
13. The police suspected that the suspect had tempered with the surveillance footage. (Polis, şüphelinin güvenlik kamerası kayıtlarını manipüle ettiğinden şüphelendi.)
14. The journalist accused the politician of tempering with the interview transcript. (Gazeteci, siyasetçinin röportaj metninde oynadığını iddia etti.)
15. I suspect that someone has tempered with my mail. (Sanırım birisi postamla oynadı.)
16. The company’s reputation was ruined after it was revealed that they had tempered with their product’s safety tests. (Ürünlerinin güvenlik testlerinde oynadıkları ortaya çıktıktan sonra şirketin itibarı zedelendi.)
17. The thief had tempered with the alarm system before breaking into the house. (Hırsız, eve girmeden önce alarm sistemine dokunmuştu.)
18. The employee was fired for

tempering with company records. (Çalışan, şirket kayıtlarıyla oynamaktan dolayı işten çıkarıldı.)
19. The hacker tempered with the website’s code and caused it to crash. (Hacker, web sitesinin koduyla oynayarak çökmesine sebep oldu.)

20. It’s important to never temper with scientific data as it can have serious consequences. (Bilimsel verilerle oynamamak önemlidir çünkü ciddi sonuçları olabilir.)

(Türkçe cümleler, İngilizce cümlelerin Türkçe çevirileridir.)