Tatty İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Tatty İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Tatty İle İlgili Cümleler İngilizce

Tatty kelimesi Türkçede “eski, yıpranmış, yamalı, püskü” gibi anlamlara gelir. İngilizce cümlelerde Tatty kelimesi sıklıkla kullanılan bir sıfat olarak karşımıza çıkar.

Örnek Cümleler:

  1. My favorite childhood teddy bear is now tatty and worn out. (En sevdiğim çocukluk ayıcığı artık eski ve yıpranmış.)
  2. She always wears tatty old clothes to work. (O, her zaman işe eski ve püskü kıyafetlerle gider.)
  3. The old sofa in the living room looks tatty and needs to be replaced. (Oturma odasındaki eski kanepe tatty görünüyor ve değiştirilmeli.)
  4. The car was tatty and badly maintained. (Araba eski ve kötü bakılmıştı.)
  5. I found a tatty old book in the attic. (Çatı katında eski ve yıpranmış bir kitap buldum.)
  6. The tatty old rug was thrown away. (Eski ve yıpranmış halı atıldı.)
  7. The kitchen is full of tatty old pots and pans. (Mutfak eski ve yıpranmış tencerelerle dolu.)
  8. He bought a tatty old bike from the flea market. (Pazar yerinden eski ve yıpranmış bir bisiklet satın aldı.)
  9. Her bag was tatty and falling apart. (Onun çantası eski ve parçalanıyordu.)
  10. The curtains were tatty and faded. (Perdeler eski ve solgundu.)
  11. The paint on the walls was tatty and peeling. (Duvarlardaki boya eski ve kabarmıştı.)
  12. The old wooden floor was tatty and creaky. (Eski ahşap zemin yıpranmış ve gıcırdıyordu.)
  13. The tatty old stuffed animal was thrown away. (Eski ve yıpranmış dolma hayvan atıldı.)
  14. The tatty old blanket was threadbare and full of holes. (Eski ve yıpranmış battaniye sırf iplik kalmıştı ve deliklerle doluydu.)
  15. The hotel room was tatty and dirty. (Otel odası eski ve kirliydi.)
  16. The tatty old building was abandoned and falling apart. (Eski ve yıpranmış bina terk edilmişti ve yıkılıyordu.)
  17. The tatty old car was parked on the side of the road. (Eski ve yıpranmış araba yolun kenarında park edildi.)
  18. The tatty old couch was covered in stains and dirt. (Eski ve yıpranmış kanepe lekelerle ve kirle kaplıydı.)
  19. The tatty old shirt had holes in it. (Eski ve yıpranmış gömleğin içinde delikler vardı
  1. The tatty old suitcase had a broken handle and missing wheels. (Eski ve yıpranmış bavulun sapı kırılmıştı ve tekerlekleri yoktu.)

Türkçe karşılıkları:

  1. En sevdiğim çocukluk ayıcığı artık eski ve yıpranmış.
  2. O, her zaman işe eski ve püskü kıyafetlerle gider.
  3. Oturma odasındaki eski kanepe tatty görünüyor ve değiştirilmeli.
  4. Araba eski ve kötü bakılmıştı.
  5. Çatı katında eski ve yıpranmış bir kitap buldum.
  6. Eski ve yıpranmış halı atıldı.
  7. Mutfak eski ve yıpranmış tencerelerle dolu.
  8. Pazar yerinden eski ve yıpranmış bir bisiklet satın aldı.
  9. Onun çantası eski ve parçalanıyordu.
  10. Perdeler eski ve solgundu.
  11. Duvarlardaki boya eski ve kabarmıştı.
  12. Eski ahşap zemin yıpranmış ve gıcırdıyordu.
  13. Eski ve yıpranmış dolma hayvan atıldı.
  14. Eski ve yıpranmış battaniye sırf iplik kalmıştı ve deliklerle doluydu.
  15. Otel odası eski ve kirliydi.
  16. Eski ve yıpranmış bina terk edilmişti ve yıkılıyordu.
  17. Eski ve yıpranmış araba yolun kenarında park edildi.
  18. Eski ve yıpranmış kanepe lekelerle ve kirle kaplıydı.
  19. Eski ve yıpranmış gömleğin içinde delikler vardı.
  20. Eski ve yıpranmış bavulun sapı kırılmıştı ve tekerlekleri yoktu.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.