Tariff İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Tariff İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

: Tarife, ithalat ve ihracat ürünleri için uygulanan vergi veya vergi listesi anlamına gelir.

Örnek Cümleler:


1. The government has imposed a new tariff on imported goods.
(Hükümet ithal edilen ürünlere yeni bir tarife uyguladı.)
2. We need to pay the tariff on these goods before they can be released from customs.
(Bu ürünlerin gümrükten çıkabilmesi için tarifeyi ödememiz gerekiyor.)
3. The steel industry is calling for higher tariffs on imported steel.
(Çelik endüstrisi, ithal edilen çeliğe daha yüksek tarifelerin uygulanmasını istiyor.)
4. The company is trying to avoid paying the tariff by finding a local supplier.
(Şirket, yerel bir tedarikçi bularak tarifeyi ödemekten kaçınmaya çalışıyor.)
5. The government’s new tariff policy is expected to protect domestic industries.
(Hükümetin yeni tarife politikasının yerli endüstrileri koruması bekleniyor.)
6. The tariff on imported cars has been reduced to boost sales.
(İthal araçlardaki tarife, satışları artırmak için azaltıldı.)
7. The trade negotiations broke down over disagreements on tariffs.
(Ticaret müzakereleri, tarifeler konusundaki anlaşmazlıklar nedeniyle çöktü.)
8. The EU and US have been engaged in a tariff war for several months.
(AB ve ABD birkaç aydır tarife savaşında yer alıyor.)
9. The government is considering increasing tariffs on luxury goods.
(Hükümet, lüks mallara uygulanan tarifeleri artırmayı düşünüyor.)
10. The company has to pay a high tariff on its imported raw materials.
(Şirket ithal edilen ham maddelerine yüksek bir tarife ödemek zorunda.)
11. The tariff on imported electronics is expected to be lowered next year.
(İthal elektroniklere uygulanan tarifenin gelecek yıl düşürülmesi bekleniyor.)
12. The new trade agreement will eliminate tariffs on most goods between the two countries.
(Yeni ticaret anlaşması, iki ülke arasındaki çoğu ürüne uygulanan tarifeleri kaldıracak.)
13. The company is concerned about the impact of tariffs on its exports.
(Şirket ihracatlarındaki tarifelerin etkisinden endişe duyuyor.)
14. The government’s tariff policy is aimed at reducing the trade deficit.
(Hükümetin tarife politikası, ticaret açığını azaltmayı amaçlıyor.)
15. The steel industry is lobbying for higher tariffs on imported steel to protect domestic jobs.
(Çelik endüstrisi, yerli işleri korumak için ithal çeliğe daha yüksek tarifeler

uygulanması için lobisini yapıyor.)
16. The company has to adjust its prices to account for the new tariffs.
(Şirket, yeni tarifeleri hesaba katmak için fiyatlarını ayarlamak zorunda.)

  1. The government is facing criticism for its decision to impose tariffs on certain goods.
    (Hükümet, belirli ürünlere tarife uygulama kararıyla eleştiriyle karşı karşıya.)
  2. The tariff on imported textiles is causing concern among local manufacturers.
    (İthal tekstillere uygulanan tarife, yerel üreticiler arasında endişeye neden oluyor.)
  3. The trade deal includes provisions for gradually reducing tariffs over the next decade.
    (Ticaret anlaşması, önümüzdeki on yıl boyunca tarifelerin kademeli olarak azaltılması için hükümler içeriyor.)
  4. The company is seeking an exemption from the new tariffs for its specialty products.
    (Şirket, özel ürünleri için yeni tarifelerden muafiyet arıyor.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.