
Spangle With İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Spangle
Spangle, Türkçe anlamı pırıltı, parıltı olan bir kelime olarak kullanılır. Ayrıca bazı durumlarda süsleme anlamında da kullanılabilmektedir.
Örnek cümleler:
- The spangle on her dress caught my eye. (Elbisesindeki pırıltı gözüme çarptı.)
- The night sky was full of spangles. (Gece gökyüzü yıldızlarla doluydu.)
- The spangles on the Christmas tree added to its festive look. (Noel ağacındaki pırıltılar onun kutlama havasını arttırdı.)
- The spangle of the diamond ring was breathtaking. (Elmas yüzüğün pırıltısı nefes kesiciydi.)
- The spangle of the sequins on her dress made her stand out in the crowd. (Elbisesindeki payetlerin pırıltısı onu kalabalıktan öne çıkardı.)
- The spangles on the fireworks lit up the sky. (Havai fişeklerdeki pırıltılar gökyüzünü aydınlattı.)
- The spangle of the disco ball created a fun atmosphere. (Disko topunun pırıltısı eğlenceli bir atmosfer yarattı.)
- The spangles on the fishing lure attract the fish. (Balık oltasındaki pırıltılar balıkları çeker.)
- The spangle on his jacket was a sign of his rank. (Ceketindeki pırıltı, rütbesinin bir işaretiydi.)
- The spangles on the cheerleader’s uniform shone in the sun. (Cheerleader üniformasındaki pırıltılar güneşte parladı.)
- The spangle of the tiara made her feel like a princess. (Taçtaki pırıltı onu bir prenses gibi hissettirdi.)
- The spangles on the carnival costumes added to the festive atmosphere. (Karnaval kostümlerindeki pırıltılar kutlama havasını arttırdı.)
- The spangle of the wedding ring symbolized their love. (Nişan yüzüğündeki pırıltı, aşklarının bir simgesiydi.)
- The spangle on the medal made him feel proud. (Madalyadaki pırıltı onu gururlandırdı.)
- The spangle of the sun on the water was mesmerizing. (Suyun üzerindeki güneşin pırıltısı büyüleyiciydi.)
- The spangles on the Christmas ornaments reflected the lights beautifully. (Noel süslerindeki pırıltılar ışıkları güzel yansıttı.)
- The spangle of the chandelier added elegance to the room. (Avizedeki pırıltı odaya zarafet kattı.)
- The spangle on the flag showed the country’s pride. (Bayrağın üzerindeki pırıltı ülkenin gururunu gösterdi.)
- The spangle of the crystal vase was exquisite. (Kristal v
azodaki pırıltı çok güzeldi.)
20. The spangles on the gymnast’s costume enhanced her performance. (Jimnastikçinin kostümündeki pırıltılar performansını arttırdı.)
(Turkish translation:)
- Elbisesindeki pırıltı gözüme çarptı.
- Gece gökyüzü yıldızlarla doluydu.
- Noel ağacındaki pırıltılar onun kutlama havasını arttırdı.
- Elmas yüzüğün pırıltısı nefes kesiciydi.
- Elbisesindeki payetlerin pırıltısı onu kalabalıktan öne çıkardı.
- Havai fişeklerdeki pırıltılar gökyüzünü aydınlattı.
- Disko topunun pırıltısı eğlenceli bir atmosfer yarattı.
- Balık oltasındaki pırıltılar balıkları çeker.
- Ceketindeki pırıltı, rütbesinin bir işaretiydi.
- Cheerleader üniformasındaki pırıltılar güneşte parladı.
- Taçtaki pırıltı onu bir prenses gibi hissettirdi.
- Karnaval kostümlerindeki pırıltılar kutlama havasını arttırdı.
- Nişan yüzüğündeki pırıltı, aşklarının bir simgesiydi.
- Madalyadaki pırıltı onu gururlandırdı.
- Suyun üzerindeki güneşin pırıltısı büyüleyiciydi.
- Noel süslerindeki pırıltılar ışıkları güzel yansıttı.
- Avizedeki pırıltı odaya zarafet kattı.
- Bayrağın üzerindeki pırıltı ülkenin gururunu gösterdi.
- Kristal vazodaki pırıltı çok güzeldi.
- Jimnastikçinin kostümündeki pırıltılar performansını arttırdı.
Hemen Yorum Yaz