Soul İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Soul İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Soul (ruh, nefes) ile ilgili cümleler

Soul, insanların ölümsüz varlıklarının temel yapı taşıdır. Ruh hali, insan davranışlarını ve düşüncelerini etkiler. Aşağıda, soul kelimesinin kullanıldığı 20 örnek cümle yer almaktadır.

  1. The soul is said to be immortal. (Ruhun ölümsüz olduğu söylenir.)
  2. She put her heart and soul into her work. (İşine kalbini ve ruhunu koydu.)
  3. The music touched my soul. (Müzik ruhumu dokundu.)
  4. He is the soul of the party. (O partiye can veren kişidir.)
  5. Her soulful voice brought tears to my eyes. (Onun ruhani sesi gözlerimde yaş getirdi.)
  6. The company is the soul of the city’s economy. (Şirket şehrin ekonomisinin ruhudur.)
  7. She sold her soul to the devil for fame. (Ün için ruhunu şeytana sattı.)
  8. He is a kind soul who always helps others. (O her zaman diğer insanlara yardım eden iyi bir ruha sahip.)
  9. They were searching for the soul of the lost city. (Kayıp şehrin ruhunu arıyorlardı.)
  10. The soul is the essence of life. (Ruh hayatın özüdür.)
  11. The painting captures the soul of the landscape. (Tablo manzaranın ruhunu yakalar.)
  12. The soul of the book lies in its characters. (Kitabın ruhu karakterlerinde yatıyor.)
  13. She had a troubled soul. (O, sıkıntılı bir ruha sahipti.)
  14. The soul of the matter is that we need more money. (Mesele şudur ki daha fazla paraya ihtiyacımız var.)
  15. His words resonated with my soul. (Sözleri ruhumla rezonansa girdi.)
  16. The soul needs nourishment just like the body. (Ruh da beden gibi beslenmeye ihtiyaç duyar.)
  17. The dance expressed the soul of the culture. (Dans kültürün ruhunu ifade etti.)
  18. He was a tortured soul who never found peace. (O, asla huzur bulamayan işkence edilmiş bir ruhtu.)
  19. The sunset was a soul-stirring sight. (Gün batımı ruhu harekete geçiren bir manzaraydı.)
  20. Love is the soul’s recognition of its counterpart in another. (Aşk, ruhun başka birindeki karşıtını tanımasıdır.)
  1. He believed that the soul leaves the body after death. (O, ruhun ölümden sonra bedenden ayrıldığına inanıyordu.)
  2. The soul is often depicted as a bird or butterfly in mythology. (Ruh, mitolojide genellikle bir kuş veya kelebek olarak tasvir edilir.)
  3. She felt a deep connection to nature that touched her soul. (Doğaya derin bir bağlantı hissetti, bu onun ruhunu dokundurdu.)
  4. The soul is the seat of emotions and consciousness. (Ruh, duyguların ve bilincin merkezidir.)
  5. He had a soulful gaze that revealed his innermost thoughts. (O, iç düşüncelerini ortaya çıkaran ruhani bir bakışa sahipti.)
  6. The soul is what makes us unique individuals. (Ruh, bizi benzersiz bireyler yapan şeydir.)
  7. She sang with such soul that the audience was moved to tears. (O kadar ruhani bir şekilde söyledi ki seyirciler gözyaşlarına boğuldu.)
  8. The soul is often associated with spiritual beliefs and practices. (Ruh, genellikle manevi inançlar ve uygulamalarla ilişkilendirilir.)
  9. He was a man with a troubled soul, haunted by his past mistakes. (O, geçmiş hataları tarafından takip edilen sıkıntılı bir ruha sahip bir adamdı.)
  10. The soul is said to be the bridge between the physical and spiritual worlds. (Ruh, fiziksel ve manevi dünya arasındaki köprü olarak tanımlanır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.