Sopping Wet İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sopping Wet İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sopping Wet İle İlgili Cümleler

Türkçe anlamı: Sırılsıklam, çamur içinde kalmış.

  1. She got caught in the rain and came home sopping wet. (Yağmura yakalandı ve sırılsıklam eve geldi.)
  2. The clothes on the clothesline were sopping wet after the storm. (Fırtınadan sonra, çamaşır ipindeki kıyafetler sırılsıklam oldu.)
  3. He jumped into the pool and came out sopping wet. (Havuza atladı ve sırılsıklam çıktı.)
  4. The dog ran through the sprinkler and was sopping wet when it came back inside. (Köpek sıçramalı sulama sisteminin içinden koştu ve içeri geldiğinde sırılsıklamdı.)
  5. After the water fight, the children were sopping wet and laughing. (Su savaşı sonrası, çocuklar sırılsıklam olmuş ve gülmekteydi.)
  6. The hiker slipped and fell into the creek, becoming sopping wet. (Yürüyüşçü kayarak dereye düştü ve sırılsıklam oldu.)
  7. The rain was so heavy that even with an umbrella, she still ended up sopping wet. (Yağmur o kadar şiddetliydi ki, şemsiye ile bile yine de sırılsıklam oldu.)
  8. I accidentally spilled my drink on my shirt and it left me sopping wet. (Kazara içeceğimi gömleğime döktüm ve sırılsıklam oldum.)
  9. The boat capsized and the passengers were sopping wet as they swam to safety. (Tekne alabora oldu ve yolcular güvenliğe yüzerken sırılsıklam oldular.)
  10. She jumped into the ocean and came out sopping wet and shivering. (Okyana atladı ve sırılsıklam çıktı, titriyordu.)
  11. The car broke down in the middle of a rainstorm and they were left sopping wet while waiting for a tow truck. (Araba yağmurlu bir fırtınada bozuldu ve çekici beklerken sırılsıklam kaldılar.)
  12. The roof leaked during the storm, leaving the floor sopping wet. (Fırtınada çatı sızdırdı ve zemin sırılsıklam oldu
  1. The water balloon burst on her head and left her sopping wet. (Su balonu başında patladı ve sırılsıklam oldu.)
  2. The toddler ran through the sprinklers and was sopping wet but happy. (Küçük çocuk sıçramalı sulama sisteminin içinden koştu ve sırılsıklam oldu ama mutluydu.)
  3. The wet grass left their shoes sopping wet. (Islak çimler ayakkabılarını sırılsıklam yaptı.)
  4. The water ride at the amusement park left them sopping wet but smiling. (Eğlence parkındaki su sürüşü onları sırılsıklam yaptı ama gülümsüyorlardı.)
  5. The rain was so heavy that even with a raincoat, he still ended up sopping wet. (Yağmur o kadar şiddetliydi ki, yağmurlukla bile yine de sırılsıklam oldu.)
  6. The sponge soaked up the water until it was sopping wet. (Sünger, sırılsıklam olana kadar suyu emdi.)
  7. The swimmer climbed out of the pool and was sopping wet from head to toe. (Yüzücü havuzdan çıktı ve baştan ayağa sırılsıklam oldu.)
  8. The rain flooded the streets, leaving pedestrians sopping wet and stranded. (Yağmur sokakları su bastı, yaya kalan insanlar sırılsıklam oldu ve mahsur kaldılar.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.