Soppiness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Soppiness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Soppiness Nedir?

Soppiness, aşırı romantik, duygusal veya yapmacık olma durumudur. Bu kelime, genellikle romantik filmler veya şarkılar gibi aşkla ilgili şeyler için kullanılır. Soppiness kelimesi aynı zamanda “sentimentality” veya “mawkishness” kelimeleriyle de eş anlamlıdır.

Örnek Cümleler:

1. I can’t stand the soppiness of romantic comedies. (Romantik komedilerin yapmacıklığına katlanamam.)
2. He wrote her a sappy love letter, but she found it too sappy. (O, ona şekerli bir aşk mektubu yazdı ama o, onu çok yapmacık buldu.)
3. The movie was so sappy that I couldn’t finish it. (Film o kadar yapmacıktı ki, bitiremedim.)
4. She rolled her eyes at the soppiness of his romantic gesture. (O, onun romantik jestine yapmacıklığından dolayı gözlerini devirdi.)
5. The poem was full of soppiness and clichés. (Şiir, yapmacıklıklar ve klişelerle doluydu.)
6. I don’t like the soppiness of this love song. (Bu aşk şarkısının yapmacıklığı hoşuma gitmiyor.)
7. The soppiness of the romantic novel made me cringe. (Romantik romanın yapmacıklığı beni ürpertti.)
8. He couldn’t help but laugh at the soppiness of the Valentine’s Day card. (Sevgililer Günü kartının yapmacıklığına gülmekten kendini alamadı.)
9. The soppiness of the wedding vows made me want to gag. (Düğün yeminlerinin yapmacıklığı beni mide bulandırdı.)
10. I hate the soppiness of these Hallmark movies. (Bu Hallmark filmlerinin yapmacıklığına nefret ederim.)
11. The soppiness of the love scene was unbearable to watch. (Aşk sahnesinin yapmacıklığı izlenmez hale geldi.)
12. He serenaded her with a sappy love song. (O, ona şekerli bir aşk şarkısı söyledi.)
13. The soppiness of the romance novel was too much for her to handle. (Aşk romanının yapmacıklığı onun için çok fazlaydı.)
14. I cringe at the soppiness of these romantic quotes. (Bu romantik alıntıların yapmacıklığı beni ürpertiyor.)
15. The soppiness of the love letter made her feel uncomfortable. (Aşk mektubunun yapmacıklığı onu rahatsız etti.)
16. The soppiness of the proposal was too much for her. (Evlenme teklifinin yapmacıklığı onun için çok fazlaydı.)
17. The soppiness of the wedding ceremony made me want to leave. (Düğün töreninin yapmacıklığı beni gitmek istemeye sevk etti.)
18. The soppiness of the romantic movie was too cheesy for her. (Rom

antik filmin yapmacıklığı onun için çok peynirliydi.)
19. The soppiness of the love story made me roll my eyes. (Aşk hikayesinin yapmacıklığı beni gözlerimi devirmeye sevk etti.)

20. She couldn’t stand the soppiness of his love poems. (O, onun aşk şiirlerinin yapmacıklığına dayanamadı.)