Soothe İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Soothe İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Soothe ne demek?

Soothe kelimesi “yatıştırmak, sakinleştirmek” gibi anlamlara gelir.

  1. The sound of waves crashing on the shore always soothes me. (Dalgaların kıyıya vurduğu ses her zaman beni sakinleştirir.)
  2. The mother tried to soothe her crying baby by rocking him gently. (Anne, ağlayan bebeğini nazikçe sallayarak yatıştırmaya çalıştı.)
  3. The soft melody of the piano music soothes my soul. (Piyano müziğinin yumuşak melodisi ruhumu yatıştırır.)
  4. She put a cold compress on her forehead to soothe the headache. (Baş ağrısını yatıştırmak için alnına soğuk bir kompres koydu.)
  5. The teacher’s reassuring words helped soothe the students’ anxiety about the exam. (Öğretmenin güven verici sözleri, öğrencilerin sınav kaygısını yatıştırmaya yardımcı oldu.)
  6. A cup of warm tea can soothe your nerves after a long day at work. (Uzun bir iş gününden sonra sinirlerinizi yatıştırmak için bir fincan sıcak çay içebilirsiniz.)
  7. The therapist used aromatherapy to soothe her patient’s anxiety. (Terapist, hastasının kaygısını yatıştırmak için aromaterapi kullandı.)
  8. The sound of rain can soothe you to sleep. (Yağmur sesi sizi uyutmaya yardımcı olabilir.)
  9. He gently rubbed her back to soothe her tension. (Gerilimini yatıştırmak için nazikçe sırtını ovdu.)
  10. The soothing voice of the meditation teacher helped the students relax. (Meditasyon öğretmeninin yatıştırıcı sesi, öğrencilerin rahatlamasına yardımcı oldu.)
  11. She applied aloe vera gel to soothe her sunburn. (Güneş yanığını yatıştırmak için aloe vera jeli uyguladı.)
  12. The gentle touch of her husband’s hand on her shoulder helped soothe her grief. (Kocasının omzuna nazikçe dokunuşu, acısını yatıştırmaya yardımcı oldu.)
  13. A hot bath with Epsom salts can soothe sore muscles. (Epsom tuzlu sıcak bir banyo, ağrıyan kasları yatıştırmaya yardımcı olabilir.)
  14. The sight of the colorful flowers in the garden soothes my soul. (Bahçedeki renkli çiçeklerin görüntüsü ruhumu yatıştırır.)
  15. The doctor prescribed a mild sedative to soothe his patient’s anxiety. (Doktor, hastasının kaygısını yatıştırmak için hafif bir sedatif yazdı.)
  16. The therapist suggested journaling as a way to soothe her client’s stress. (Terapist, müşterisinin stresini yatıştırmak için günlük

yazmayı önerdi.)
17. She used aloe vera lotion to soothe her dry and itchy skin. (Kuru ve kaşıntılı cildini yatıştırmak için aloe vera losyonu kullandı.)

  1. The warm embrace of her loved ones helped soothe her grief. (Sevdiklerinin sıcak kucaklaşması, acısını yatıştırmaya yardımcı oldu.)
  2. The calming scent of lavender oil can soothe your nerves before bed. (Lavanta yağının yatıştırıcı kokusu, uyumadan önce sinirlerinizi yatıştırmaya yardımcı olabilir.)
  3. The act of cuddling with a pet can soothe feelings of loneliness. (Evcil hayvanla sarılmak, yalnızlık hissini yatıştırmaya yardımcı olabilir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.