Solitary İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Solitary İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Solitary İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Anlamı: Yalnız, tek başına, tenha.

  1. She lived a solitary life in the countryside. (O, kırsalda yalnız bir hayat yaşadı.)
  2. The prisoner spent years in solitary confinement. (Mahkum yıllarını yalnız hücrede geçirdi.)
  3. The cat was a solitary creature and didn’t like other cats. (Kedi yalnız bir yaratıktı ve diğer kedilerden hoşlanmazdı.)
  4. John went for a solitary walk in the park. (John, parkta yalnız bir yürüyüşe çıktı.)
  5. She prefers solitary activities like reading and painting. (O, okuma ve resim gibi yalnız aktiviteleri tercih ediyor.)
  6. The solitary tree stood in the middle of the field. (Yalnız ağaç tarlanın ortasında durdu.)
  7. The prisoner was kept in solitary confinement for his own safety. (Mahkum kendi güvenliği için yalnız hücrede tutuldu.)
  8. He lived in a solitary cabin in the woods. (Ormanda yalnız bir kulübede yaşıyordu.)
  9. The artist enjoyed the solitary process of creating art. (Sanatçı sanat yaratma sürecinin yalnızlığını keyif aldı.)
  10. She found comfort in the solitary silence of the library. (O, kütüphanenin yalnız sessizliğinde rahatlama buldu.)
  11. The mountain was a solitary peak in the vast landscape. (Dağ geniş manzarada yalnız bir zirveydi.)
  12. The solitary candle provided the only light in the dark room. (Yalnız mum karanlık odada tek ışık kaynağı sağladı.)
  13. He felt a sense of peace in his solitary retreat in the mountains. (Dağlardaki yalnız çekilme yerinde huzur hissetti.)
  14. The old man enjoyed his solitary walks on the beach. (Yaşlı adam plajda yalnız yürüyüşlerinden zevk aldı.)
  15. The researcher spent long hours in solitary study. (Araştırmacı yalnız çalışma saatlerinde uzun zaman harcadı.)
  16. She preferred the solitary beauty of the desert over the crowded cities. (O, kalabalık şehirler yerine yalnız çölün güzelliğini tercih etti.)
  17. The prisoner’s only human contact was with the guard during his solitary confinement. (Mahkumun tek insan teması yalnız hücrede gardiyanla oldu.)
  18. The artist found inspiration in the solitary beauty of nature. (Sanatçı doğanın yalnız güzelliğinde ilham buldu.)
  19. He enjoyed the solitary challenge of climbing the mountain alone. (Dağa yalnız tırmanma zorluğundan zevk aldı.)
  20. The writer found solace in the solitary act of writing. (Yazar, yalnız yazma eyleminde teselli buldu.)

Solitary İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı (Devamı)

  1. The prisoner’s mental health deteriorated during his long period of solitary confinement. (Mahkumun uzun süreli yalnız hücrede kalması zihinsel sağlığını bozdu.)
  2. She found peace in the solitary beauty of the sunrise over the ocean. (O, okyanus üzerindeki güneşin yalnız güzelliğinde huzur buldu.)
  3. The solitary hermit lived in the mountains for years. (Yalnız rahip yıllarca dağlarda yaşadı.)
  4. He enjoyed the solitary pleasure of fishing in the quiet lake. (O, sessiz gölde yalnızca balık tutmanın zevkini aldı.)
  5. The prisoner was released from solitary confinement after years of isolation. (Mahkum yıllarca izolasyonun ardından yalnız hücreden serbest bırakıldı.)
  6. She found solace in the solitary moments of meditation. (O, meditasyonun yalnız anlarında teselli buldu.)
  7. The solitary musician played beautiful music in the empty concert hall. (Yalnız müzisyen boş konser salonunda güzel müzik çaldı.)
  8. The writer sought inspiration in the solitary moments of being in nature. (Yazar doğada yalnız anların ilhamını aradı.)
  9. He preferred the solitary atmosphere of his home office over a busy workplace. (O, yoğun iş yerine karşı ev ofisi’nin yalnız atmosferini tercih etti.)
  10. The prisoner’s only exercise during solitary confinement was pacing back and forth in his cell. (Mahkumun yalnız hücredeki tek egzersizi hücresinde ileri geri yürümekti.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.