So-Called İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
So-called Nedir?
“So-called”, bir şeyin genellikle adlandırıldığı şekilde adlandırılmasına rağmen gerçekte o şeyin o niteliği veya özelliği taşımadığı anlamına gelen bir ifadedir. Bu kelime, bir şeyin doğru tanımını ifade etmek için sıklıkla kullanılır.”
Örnek Cümleler:
- The so-called expert didn’t know what he was talking about. (Sözde uzman gerçekten ne dediğini bilmiyordu.)
- She bought a so-called “miracle cure” online, but it didn’t work. (İnternetten bir sözde “mucizevi tedavi” satın aldı, ama işe yaramadı.)
- The so-called “healthy” smoothie was actually full of sugar. (Sözde “sağlıklı” smoothie aslında şeker doluydu.)
- He claimed to be a so-called “friend”, but he never helped me when I needed it. (Sözde “arkadaş” olduğunu iddia etti, ama ihtiyacım olduğunda hiç yardımcı olmadı.)
- The so-called “secret recipe” turned out to be just a regular chocolate cake recipe. (Sözde “gizli tarif” sadece normal bir çikolata keki tarifiymiş.)
- The so-called “luxury” hotel had terrible reviews. (Sözde “lüks” otelin kötü yorumları vardı.)
- The so-called “easy” test was actually very difficult. (Sözde “kolay” sınav aslında çok zordu.)
- The so-called “charity organization” turned out to be a scam. (Sözde “hayır kurumu” sahtekarlık çıktı.)
- The so-called “green” company was actually harming the environment. (Sözde “yeşil” şirket aslında çevreye zarar veriyordu.)
- The so-called “artistic” film was just pretentious and boring. (Sözde “sanatsal” film sadece gereksiz yere iddialı ve sıkıcıydı.)
- The so-called “unbreakable” phone screen shattered on the first drop. (Sözde “kırılmaz” telefon ekranı ilk düşüşte paramparça oldu.)
- The so-called “expert opinion” was just based on personal bias. (Sözde “uzman görüşü” sadece kişisel önyargıya dayanıyordu.)
- The so-called “famous” singer was actually unknown outside of their small town. (Sözde “ünlü” şarkıcı aslında küçük kasabalarının dışında bilinmiyordu.)
- The so-called “award-winning” restaurant had terrible food. (Sözde “ödüllü” restoranın yemekleri berbattı.)
- The so-called “revolutionary” product was just a slightly improved version of an existing product. (Sözde “devrimci” ürün mevcut bir ürünün hafifçe iyileştirilmiş versiyonuydu.)
- The so-called “once in a lifetime” opportunity was actually a scam. (Sözde “hayatınızın fırsatı” sahtekarlık çıktı.)
- The so-called “world-famous” museum was empty and rundown. (Sözde “dünya ünlüsü” müze bomboş ve harap durumdaydı.)
- The so-called “expert chef” couldn’t even boil water. (Sözde “uzman şef” su bile kaynatamadı.)
- The so-called “safe” neighborhood had a high crime rate. (Sözde “güvenli” mahallede suç oranı yüksekti.)
Hemen Yorum Yaz