Seditious İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Seditious İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Seditious Nedir?

Seditious, hükümete karşı ayaklanma veya isyanı teşvik eden anlamına gelir.

Örnek Cümleler:

1. The government accused the opposition leader of making seditious speeches. (Hükümet, muhalefet liderinin seditious konuşmalar yaptığını suçladı.)
2. The police arrested the man for spreading seditious propaganda. (Polis, adamı seditious propaganda yaymak için tutukladı.)
3. The authorities warned the citizens not to participate in any seditious activities. (Yetkililer, vatandaşları hiçbir seditious faaliyete katılmamaları konusunda uyardı.)
4. The journalist was charged with publishing seditious articles. (Gazeteci, seditious makaleler yayınlamakla suçlandı.)
5. The government banned the seditious organization. (Hükümet, seditious örgütü yasakladı.)
6. The students were expelled for organizing a seditious protest. (Öğrenciler, seditious bir protesto düzenledikleri için okuldan atıldılar.)
7. The police raided the seditious group’s headquarters. (Polis, seditious grubun merkezine baskın yaptı.)
8. The seditious plot was foiled by the intelligence agency. (Seditious komplo, istihbarat ajansı tarafından engellendi.)
9. The court sentenced the politician to prison for his seditious actions. (Mahkeme, siyasetçiyi seditious eylemleri nedeniyle hapise mahkum etti.)
10. The government monitored the seditious activities of the extremist group. (Hükümet, aşırılıkçı grubun seditious faaliyetlerini izledi.)
11. The seditious flyers were distributed in the city center. (Seditious broşürler şehir merkezinde dağıtıldı.)
12. The group was accused of planning a seditious coup. (Grup, seditious bir darbe planlamakla suçlandı.)
13. The seditious statements made by the radical leader caused outrage. (Radikal liderin yaptığı seditious açıklamalar öfkeye neden oldu.)
14. The government feared that the seditious activities could lead to an uprising. (Hükümet, seditious faaliyetlerin bir ayaklanmaya yol açabileceğinden endişe duydu.)
15. The opposition party denied any involvement in seditious activities. (Muhalefet partisi, seditious faaliyetlere herhangi bir şekilde dahil olmadığını reddetti.)
16. The seditious group’s leader was arrested and charged with treason. (Seditious grubun lideri tutuklandı ve vatana ihanetle suçlandı.)
17. The government passed a law to prevent seditious activities. (Hükümet, seditious faaliyetleri önlemek için bir yasa çıkardı.)
18. The seditious movement was gaining support among the disgruntled population. (Seditious hareket, memnuniyetsiz nüfus arasında dest

ek kazanıyordu.)
19. The police used force to disperse the seditious protest. (Polis, seditious protestoyu dağıtmak için zor kullanmak zorunda kaldı.)

20. The seditious rhetoric used by the extremist group was condemned by the international community. (Uluslararası toplum, aşırılıkçı grubun kullandığı seditious söylemleri kınadı.)

(Türkçe çeviriler koyu ve yeşil renkle yazılmıştır.)