Sectarian İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sectarian İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sectarian nedir?


Sectarian, genellikle dini, etnik veya siyasi ayrılıklar nedeniyle ayrışmış grupları ifade eder. Bu terim, grubun diğerlerine karşı ayrıcalıklı olduğu veya daha üstün olduğu anlamına gelebilir.

Örnek cümleler:

  1. The sectarian conflict between the two religious groups has been ongoing for years. (İki dini grubun arasındaki mezhepsel çatışma yıllardır devam ediyor.)
  2. The politician’s sectarian remarks caused outrage among minority groups. (Politikacının mezhepsel açıklamaları, azınlık gruplarında öfkeye neden oldu.)
  3. The company’s hiring policy was accused of being sectarian as it discriminated against certain ethnic groups. (Şirketin işe alma politikası, belli etnik gruplara ayrımcılık yaptığı için mezhepsel olarak eleştirildi.)
  4. The sectarian violence in the region has forced many people to flee their homes. (Bölgedeki mezhepsel şiddet, birçok insanın evlerinden kaçmasına neden oldu.)
  5. The school has a strict policy against sectarian behavior among students. (Okul, öğrenciler arasındaki mezhepsel davranışlara karşı sıkı bir politikaya sahip.)
  6. The two political parties have been engaged in a sectarian power struggle for months. (İki siyasi parti, mezhepsel bir iktidar mücadelesine aylardır dahil oldular.)
  7. The government is accused of showing sectarian favoritism towards a particular religious group. (Hükümet, belirli bir dini gruba karşı mezhepsel bir ayrıcalık göstermekle suçlanıyor.)
  8. The sectarian divide in the community has made it difficult to achieve unity. (Toplumdaki mezhepsel ayrılık, birliği sağlamayı zorlaştırdı.)
  9. The police are investigating a possible sectarian motive behind the recent attack. (Polis, son saldırının arkasındaki olası mezhepsel nedeni araştırıyor.)
  10. The football match was marred by sectarian chanting from the opposing fans. (Futbol maçı, rakip taraftarların mezhepsel tezahüratları nedeniyle sekteye uğradı.)
  11. The sectarian tensions in the country have reached an all-time high. (Ülkedeki mezhepsel gerilimler tarihinin en yüksek seviyesine ulaştı.)
  12. The organization’s policy of promoting sectarianism has been widely criticized. (Örgütün mezhepçiliği teşvik etme politikası geniş çapta eleştirildi.)
  13. The media has been accused of fueling sectarianism through biased reporting. (Basın, yanlış haberlerle mezhepçiliği körüklüyor olmakla suçlanıyor.)
  14. The sectarian divide in the country has led to the formation of separate communities. (Ülkedeki mezhepsel ayrılık, ayrı toplulukların oluşmasına neden oldu.)
  15. The university has a

zero-tolerance policy towards sectarianism among its staff and students. (Üniversite, personeli ve öğrencileri arasındaki mezhepçiliğe karşı sıfır tolerans politikası benimsemiştir.)
16. The sectarian conflict in the neighboring country has had a ripple effect on our economy. (Komşu ülkedeki mezhepsel çatışma, ekonomimize de yansıdı.)

  1. The government is trying to bridge the sectarian divide through dialogue and reconciliation. (Hükümet, diyaloji ve uzlaşma yoluyla mezhepsel ayrılığı aşmaya çalışıyor.)
  2. The sectarian violence in the region has caused a humanitarian crisis. (Bölgedeki mezhepsel şiddet, insani bir krize neden oldu.)
  3. The school curriculum includes lessons on tolerance and respect to prevent sectarianism. (Okul müfredatı, mezhepçiliği önlemek için hoşgörü ve saygı konularını içerir.)
  4. The sectarian nature of the conflict has made it difficult for international organizations to intervene. (Çatışmanın mezhepsel niteliği, uluslararası örgütlerin müdahale etmesini zorlaştırmaktadır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.