Scruffy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Scruffy Nedir?
Scruffy, Türkçe karşılığı olarak “dağınık, pis, bakımsız” gibi anlamlara gelen bir sıfattır.
- My roommate is so lazy that his room is always scruffy. (Oda arkadaşım o kadar tembel ki odası her zaman dağınık.)
- The stray dog was scruffy and in need of a bath. (Sokak köpeği pis ve yıkanmaya ihtiyacı vardı.)
- After camping for a week, my clothes were scruffy and smelled of smoke. (Bir hafta kamp yaptıktan sonra, kıyafetlerim dağınık ve duman kokuyordu.)
- The old book had a scruffy cover and yellowed pages. (Eski kitabın kaplaması dağınıktı ve sayfaları sararmıştı.)
- His scruffy beard gave him a rugged, manly look. (Onun dağınık sakalı ona kaba, erkeksi bir görünüm veriyordu.)
- The hotel room was scruffy and in need of renovation. (Otel odası dağınık ve yenilenmeye ihtiyacı vardı.)
- The young boy’s scruffy appearance suggested that he had been playing outside all day. (Genç çocuğun dağınık görünümü, tüm gün dışarıda oynadığını düşündürdü.)
- She was wearing scruffy sneakers and ripped jeans. (O, dağınık spor ayakkabılar ve yırtık kot pantolon giyiyordu.)
- The homeless man’s scruffy appearance made it clear he was struggling to survive on the streets. (Evdeksiz adamın dağınık görünümü, sokaklarda hayatta kalmakta zorlandığını açıkça gösteriyordu.)
- The scruffy garden was in need of some pruning and weeding. (Dağınık bahçe, budama ve çim alma ihtiyacı duyuyordu.)
- The scruffy kitten was so adorable despite its unkempt fur. (Dağınık yavru kedi, tüylerinin bakımsız olmasına rağmen çok sevimliydi.)
- He had a scruffy handwriting that was difficult to read. (Okunması zor olan dağınık bir el yazısı vardı.)
- The car was old and scruffy, but it still ran well. (Araba eski ve dağınık görünümlüydü, ama hala iyi çalışıyordu.)
- The artist’s scruffy appearance matched his unconventional style. (Sanatçının dağınık görünümü, onun geleneksel olmayan stilini yansıtıyordu.)
- The scruffy street was lined with rundown buildings and litter. (Dağınık sokak, harap binalar ve çöp ile doluydu.)
- The scruffy teenager refused to clean his room. (Dağınık genç, odasını temizlemeyi reddetti.)
- The scruffy puppy was so cute with its big floppy ears. (Dağınık yavru köpek, büyük sarkık kulakları
iletişim
- His scruffy appearance made it hard for him to get a job. (Dağınık görünümü iş bulmasını zorlaştırdı.)
- She tried to ignore the scruffy condition of the restaurant and enjoy her meal. (Restoranın dağınık durumunu görmezden gelmeye ve yemeğinin tadını çıkarmaya çalıştı.)
- The scruffy old dog wagged its tail happily as the boy petted it. (Yaşlı dağınık köpek, çocuğun ona dokunduğu için mutlu bir şekilde kuyruğunu salladı.)
Türkçe Karşılıkları:
- Oda arkadaşım o kadar tembel ki odası her zaman dağınık.
- Sokak köpeği pis ve yıkanmaya ihtiyacı vardı.
- Bir hafta kamp yaptıktan sonra, kıyafetlerim dağınık ve duman kokuyordu.
- Eski kitabın kaplaması dağınıktı ve sayfaları sararmıştı.
- Onun dağınık sakalı ona kaba, erkeksi bir görünüm veriyordu.
- Otel odası dağınık ve yenilenmeye ihtiyacı vardı.
- Genç çocuğun dağınık görünümü, tüm gün dışarıda oynadığını düşündürdü.
- O, dağınık spor ayakkabılar ve yırtık kot pantolon giyiyordu.
- Evdeksiz adamın dağınık görünümü, sokaklarda hayatta kalmakta zorlandığını açıkça gösteriyordu.
- Dağınık bahçe, budama ve çim alma ihtiyacı duyuyordu.
- Dağınık yavru kedi, tüylerinin bakımsız olmasına rağmen çok sevimliydi.
- Okunması zor olan dağınık bir el yazısı vardı.
- Araba eski ve dağınık görünümlüydü, ama hala iyi çalışıyordu.
- Sanatçının dağınık görünümü, onun geleneksel olmayan stilini yansıtıyordu.
- Dağınık sokak, harap binalar ve çöp ile doluydu.
- Dağınık genç, odasını temizlemeyi reddetti.
- Dağınık yavru köpek, büyük sarkık kulakları ile çok sevimliydi.
- Dağınık görünümü iş bulmasını zorlaştırdı.
- Restoranın dağınık durumunu görmezden gelmeye ve yemeğinin tadını çıkarmaya çalıştı.
- Yaşlı dağınık köpek, çocuğun ona dokunduğu için mutlu bir şekilde kuyruğunu salladı.
Hemen Yorum Yaz