Scrounger İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Scrounger İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Scrounger

Scrounger kelimesi Türkçe dilinde “kaytaran” anlamına gelir. Bir kişinin, başka insanların paralarını, yiyeceklerini veya eşyalarını çalmadan ya da izinsiz kullanmadan ödünç alamadığı durumlarda kullanılır.

Örnek cümleler:

  1. I don’t want to be known as a scrounger, so I always pay my own way. (Kendimi kaytaran olarak bilinmek istemiyorum, bu yüzden her zaman kendi paramı öderim.)
  2. He’s such a scrounger – he’s always trying to get something for nothing. (O bir kaytaran, her zaman bir şeyler bedava almak için çaba sarf ediyor.)
  3. She’s the office scrounger – always borrowing other people’s pens and paper. (O, ofis kaytarani – her zaman diğer insanların kalemlerini ve kağıtlarını ödünç alıyor.)
  4. He’s a scrounger when it comes to food – he’s always eating other people’s leftovers. (Yiyecek konusunda o bir kaytaran – her zaman diğer insanların yemek artıklarını yiyor.)
  5. Don’t be a scrounger – buy your own ticket for the concert. (Bir kaytaran olma – konser için kendi biletini al.)
  6. She’s such a scrounger – she’s always asking to borrow money from her friends. (O bir kaytaran – her zaman arkadaşlarından para ödünç almaya çalışıyor.)
  7. He’s a scrounger when it comes to clothes – he always borrows his brother’s clothes. (Giyim konusunda o bir kaytaran – her zaman kardeşinin kıyafetlerini ödünç alıyor.)
  8. My roommate is a scrounger – he never buys his own food and always eats mine. (Oda arkadaşım bir kaytaran – asla kendi yiyeceğini almaz ve her zaman benimkini yer.)
  9. I don’t want to be seen as a scrounger, so I always bring my own lunch to work. (Bir kaytaran olarak görülmek istemiyorum, bu yüzden her zaman kendi öğle yemeğimi işe getiriyorum.)
  10. He’s such a scrounger – he’s always trying to get discounts or freebies. (O bir kaytaran – her zaman indirim veya bedava şeyler almaya çalışıyor.)
  11. She’s the worst scrounger I know – she always wants to borrow my car. (Tanıdığım en kötü kaytaran – her zaman arabamı ödünç almak istiyor.)
  12. My brother is a scrounger – he never buys his own drinks at the bar. (Kardeşim bir kaytaran – bara asla kendi içeceğini almaz.)
  13. I’m not a scrounger, I just forgot my wallet today. (Ben bir kaytaran değilim, sadece bugün cüzdanımı unuttum.)
  14. He’s such a scrounger – he’s always trying to get people to pay for his meals. (O bir kaytaran – her zaman insanların yemeğini öd

ünç almaya çalışıyor.)
15. I don’t want to be a scrounger, so I always bring my own snacks to the movies. (Bir kaytaran olmak istemiyorum, bu yüzden sinemaya her zaman kendi atıştırmalıklarımı getiriyorum.)

  1. My friend is a scrounger – she never buys her own concert tickets. (Arkadaşım bir kaytaran – asla kendi konser biletini almaz.)
  2. He’s such a scrounger – he’s always trying to get free samples at the store. (O bir kaytaran – her zaman mağazada bedava örnekler almaya çalışıyor.)
  3. I’m not a scrounger, I just need to borrow your charger for a few minutes. (Ben bir kaytaran değilim, sadece birkaç dakika şarj aletini ödünç almam gerekiyor.)
  4. My sister is a scrounger – she never buys her own books and always borrows mine. (Kız kardeşim bir kaytaran – asla kendi kitaplarını almaz ve her zaman benimkileri ödünç alır.)
  5. He’s a scrounger when it comes to transportation – he always wants to hitch a ride with someone else. (Taşımacılık konusunda o bir kaytaran – her zaman başka biriyle birlikte gidebilmek için otostop yapmak istiyor.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.