Scram İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Scram İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Scram İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Scram kelimesi, “hızla ayrılmak” anlamına gelir. Aşağıda, İngilizce cümlelerde Scram kelimesinin kullanımına örnekler verilmiştir.

  1. I have to scram now or I’ll be late for my meeting. (Şimdi ayrılmam gerekiyor yoksa toplantıma geç kalacağım.)
  2. The thieves scrammed when they heard the police sirens. (Hırsızlar polis sireni sesini duyunca hızla kaçtılar.)
  3. Scram! I don’t want to see your face here again. (Kaybol! Seni bir daha burada görmek istemiyorum.)
  4. The children scrammed out of the classroom as soon as the bell rang. (Zil çalar çalmaz çocuklar sınıftan hızla çıktılar.)
  5. I think we should scram before the storm hits. (Fırtına gelmeden önce kaçmalıyız.)
  6. The restaurant had to close early when a rat scrammed across the floor. (Bir sıçan yerden geçerken restoranın erken kapanması gerekti.)
  7. Scrambling up the steep hill was a real challenge for the hikers. (Dik tepeyi tırmanmak, yürüyüşçüler için gerçek bir zorluktu.)
  8. The students had to scram from the building when the fire alarm went off. (Yangın alarmı çalınca öğrenciler binadan hızla ayrılmak zorunda kaldı.)
  9. The spy had to scram when his cover was blown. (Ajan, kimliği açığa çıkınca hızla ayrılmak zorunda kaldı.)
  10. The crowd quickly scrammed when the fireworks started to malfunction. (Havai fişekler arızalandığında kalabalık hızla dağıldı.)
  11. The burglars scrammed with all the jewelry they could carry. (Hırsızlar taşıyabilecekleri tüm mücevherlerle kaçtılar.)
  12. The team had to scram to catch the last train home. (Eve dönüş için son treni yakalamak için takım hızla ayrılmak zorunda kaldı.)
  13. The delivery truck had to scram when the road suddenly became flooded. (Yol aniden su altında kalınca teslimat kamyonu hızla kaçmak zorunda kaldı.)
  14. Scrambling to finish the project before the deadline was stressful for everyone. (Süre dolmadan önce projeyi bitirmek için acele eden herkes için stresliydi.)
  15. The escape artist quickly scrammed out of the straitjacket before the audience’s eyes. (Kaçış sanatçısı, seyircilerin gözleri önünde straitjacket’ten hızla çıktı.)
  16. The protesters had to scram when the police arrived with tear gas. (Polis göz yaşartıcı gazla geldiğinde protestocular hızla kaçmak zorunda kaldı.)
  17. The
  1. The kids had to scram from the playground when the thunderstorm started. (Gök gürültüsü fırtınası başladığında çocuklar oyun alanından hızla ayrılmak zorunda kaldılar.)
  2. Scrambling eggs for breakfast is one of my favorite things to do. (Kahvaltıda yumurta çırpma, en sevdiğim şeylerden biridir.)
  3. The employees had to scram from the building when the fire broke out in the kitchen. (Mutfakta yangın çıktığında çalışanlar binadan hızla ayrılmak zorunda kaldılar.)
  4. The hikers had to scram when they saw a bear in the distance. (Uzakta bir ayı gördüklerinde yürüyüşçüler hızla kaçmak zorunda kaldılar.)

(Türkçe karşılıklar kalın ve kırmızı renkte yazılmıştır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.