Run-Up İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Run-Up İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Run-Up Nedir?

Run-up, bir şeyin gerçekleşmeden önceki son hazırlık aşamasıdır. Genellikle bir olay veya eylem öncesinde yapılır.

Örnek cümleler:

  1. The team had a long run-up to the championship game. (Takımın şampiyona maçına uzun bir hazırlık dönemi vardı.)
  2. The run-up to the election was intense. (Seçimlere yönelik hazırlıklar yoğundu.)
  3. The company had a three-month run-up to the product launch. (Şirket, ürün lansmanına üç aylık bir hazırlık süreci yaşadı.)
  4. There was a lot of excitement during the run-up to the concert. (Konsere yönelik hazırlık döneminde çok heyecan vardı.)
  5. The run-up to the wedding was chaotic but worth it. (Düğüne yönelik hazırlık dönemi kaotikti ama buna değdi.)
  6. The team’s run-up to the tournament was disrupted by injuries. (Takımın turnuvaya hazırlık dönemi, sakatlıklar nedeniyle aksadı.)
  7. The government is in the run-up to passing new legislation. (Hükümet, yeni yasaların kabul edilmesine yönelik hazırlıklarını sürdürüyor.)
  8. The company’s run-up to the merger was marked by uncertainty. (Şirketin birleşmeye yönelik hazırlık dönemi belirsizlikle doluydu.)
  9. The school had a busy run-up to the end of the semester. (Okulun dönem sonuna yönelik hazırlık dönemi yoğundu.)
  10. The athlete had a rigorous run-up to the competition. (Sporcu, yarışmaya yönelik sıkı bir hazırlık dönemi geçirdi.)
  11. The artist had a creative run-up to the exhibition. (Sanatçı, sergiye yönelik yaratıcı bir hazırlık dönemi geçirdi.)
  12. The company had a successful run-up to the holiday shopping season. (Şirket, tatil alışveriş sezonuna yönelik başarılı bir hazırlık dönemi geçirdi.)
  13. The team’s run-up to the game was hindered by bad weather. (Takımın maça yönelik hazırlık dönemi, kötü hava koşulları nedeniyle engellendi.)
  14. The run-up to the charity event was filled with anticipation. (Hayırseverlik etkinliğine yönelik hazırlık dönemi, beklentiyle doluydu.)
  15. The company had a smooth run-up to the product launch. (Şirket, ürün lansmanına yönelik sorunsuz bir hazırlık dönemi geçirdi.)
  16. The team’s run-up to the championship was cut short due to a scandal. (Takımın şampiyonaya yönelik hazırlık dönemi, bir skandal nedeniyle kısaltıldı.)
  17. The
  1. The run-up to the conference was filled with excitement and nervousness. (Konferansa yönelik hazırlık dönemi heyecan ve endişeyle doluydu.)
  2. The company had a successful run-up to the IPO. (Şirket, halka arz öncesinde başarılı bir hazırlık dönemi geçirdi.)
  3. The athlete had a dedicated run-up to the Olympics. (Sporcu, Olimpiyatlara yönelik kararlı bir hazırlık dönemi geçirdi.)
  4. The run-up to the new year was filled with reflection and goal-setting. (Yeni yıla yönelik hazırlık dönemi, düşünce ve hedef belirlemeyle doluydu.)

(Takımın şampiyona maçına uzun bir hazırlık dönemi vardı.)
(The team had a long run-up to the championship game.)

(Seçimlere yönelik hazırlıklar yoğundu.)
(The run-up to the election was intense.)

(Şirket, ürün lansmanına üç aylık bir hazırlık süreci yaşadı.)
(The company had a three-month run-up to the product launch.)

(Konsere yönelik hazırlık döneminde çok heyecan vardı.)
(There was a lot of excitement during the run-up to the concert.)

(Düğüne yönelik hazırlık dönemi kaotikti ama buna değdi.)
(The run-up to the wedding was chaotic but worth it.)

(Takımın turnuvaya hazırlık dönemi, sakatlıklar nedeniyle aksadı.)
(The team’s run-up to the tournament was disrupted by injuries.)

(Hükümet, yeni yasaların kabul edilmesine yönelik hazırlıklarını sürdürüyor.)
(The government is in the run-up to passing new legislation.)

(Şirketin birleşmeye yönelik hazırlık dönemi belirsizlikle doluydu.)
(The company’s run-up to the merger was marked by uncertainty.)

(Okulun dönem sonuna yönelik hazırlık dönemi yoğundu.)
(The school had a busy run-up to the end of the semester.)

(Sporcu, yarışmaya yönelik sıkı bir hazırlık dönemi geçirdi.)
(The athlete had a rigorous run-up to the competition.)

(Sanatçı, sergiye yönelik yaratıcı bir hazırlık dönemi geçirdi.)
(The artist had a creative run-up to the exhibition.)

(Şirket, tatil alışveriş sezonuna yönelik başarılı bir hazırlık dönemi geçirdi.)
(The company had a successful run-up to the holiday shopping season.)

(Takımın maça yönelik hazırlık dönemi, kötü hava koşulları nedeniyle engellendi.)
(The team’s run-up to the game was hindered by bad weather.)

(Hayırseverlik etkinliğine yönelik hazırlık dönemi, beklentiyle doluydu.)
(The run-up to the charity event was filled with anticipation.)

(Şirket, ürün lansmanına yönelik sorunsuz bir hazırlık dönemi geçird

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.