Run-Up İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Run-Up Nedir?
Run-up, bir şeyin gerçekleşmeden önceki son hazırlık aşamasıdır. Genellikle bir olay veya eylem öncesinde yapılır.
Örnek cümleler:
- The team had a long run-up to the championship game. (Takımın şampiyona maçına uzun bir hazırlık dönemi vardı.)
- The run-up to the election was intense. (Seçimlere yönelik hazırlıklar yoğundu.)
- The company had a three-month run-up to the product launch. (Şirket, ürün lansmanına üç aylık bir hazırlık süreci yaşadı.)
- There was a lot of excitement during the run-up to the concert. (Konsere yönelik hazırlık döneminde çok heyecan vardı.)
- The run-up to the wedding was chaotic but worth it. (Düğüne yönelik hazırlık dönemi kaotikti ama buna değdi.)
- The team’s run-up to the tournament was disrupted by injuries. (Takımın turnuvaya hazırlık dönemi, sakatlıklar nedeniyle aksadı.)
- The government is in the run-up to passing new legislation. (Hükümet, yeni yasaların kabul edilmesine yönelik hazırlıklarını sürdürüyor.)
- The company’s run-up to the merger was marked by uncertainty. (Şirketin birleşmeye yönelik hazırlık dönemi belirsizlikle doluydu.)
- The school had a busy run-up to the end of the semester. (Okulun dönem sonuna yönelik hazırlık dönemi yoğundu.)
- The athlete had a rigorous run-up to the competition. (Sporcu, yarışmaya yönelik sıkı bir hazırlık dönemi geçirdi.)
- The artist had a creative run-up to the exhibition. (Sanatçı, sergiye yönelik yaratıcı bir hazırlık dönemi geçirdi.)
- The company had a successful run-up to the holiday shopping season. (Şirket, tatil alışveriş sezonuna yönelik başarılı bir hazırlık dönemi geçirdi.)
- The team’s run-up to the game was hindered by bad weather. (Takımın maça yönelik hazırlık dönemi, kötü hava koşulları nedeniyle engellendi.)
- The run-up to the charity event was filled with anticipation. (Hayırseverlik etkinliğine yönelik hazırlık dönemi, beklentiyle doluydu.)
- The company had a smooth run-up to the product launch. (Şirket, ürün lansmanına yönelik sorunsuz bir hazırlık dönemi geçirdi.)
- The team’s run-up to the championship was cut short due to a scandal. (Takımın şampiyonaya yönelik hazırlık dönemi, bir skandal nedeniyle kısaltıldı.)
- The
- The run-up to the conference was filled with excitement and nervousness. (Konferansa yönelik hazırlık dönemi heyecan ve endişeyle doluydu.)
- The company had a successful run-up to the IPO. (Şirket, halka arz öncesinde başarılı bir hazırlık dönemi geçirdi.)
- The athlete had a dedicated run-up to the Olympics. (Sporcu, Olimpiyatlara yönelik kararlı bir hazırlık dönemi geçirdi.)
- The run-up to the new year was filled with reflection and goal-setting. (Yeni yıla yönelik hazırlık dönemi, düşünce ve hedef belirlemeyle doluydu.)
(Takımın şampiyona maçına uzun bir hazırlık dönemi vardı.)
(The team had a long run-up to the championship game.)
(Seçimlere yönelik hazırlıklar yoğundu.)
(The run-up to the election was intense.)
(Şirket, ürün lansmanına üç aylık bir hazırlık süreci yaşadı.)
(The company had a three-month run-up to the product launch.)
(Konsere yönelik hazırlık döneminde çok heyecan vardı.)
(There was a lot of excitement during the run-up to the concert.)
(Düğüne yönelik hazırlık dönemi kaotikti ama buna değdi.)
(The run-up to the wedding was chaotic but worth it.)
(Takımın turnuvaya hazırlık dönemi, sakatlıklar nedeniyle aksadı.)
(The team’s run-up to the tournament was disrupted by injuries.)
(Hükümet, yeni yasaların kabul edilmesine yönelik hazırlıklarını sürdürüyor.)
(The government is in the run-up to passing new legislation.)
(Şirketin birleşmeye yönelik hazırlık dönemi belirsizlikle doluydu.)
(The company’s run-up to the merger was marked by uncertainty.)
(Okulun dönem sonuna yönelik hazırlık dönemi yoğundu.)
(The school had a busy run-up to the end of the semester.)
(Sporcu, yarışmaya yönelik sıkı bir hazırlık dönemi geçirdi.)
(The athlete had a rigorous run-up to the competition.)
(Sanatçı, sergiye yönelik yaratıcı bir hazırlık dönemi geçirdi.)
(The artist had a creative run-up to the exhibition.)
(Şirket, tatil alışveriş sezonuna yönelik başarılı bir hazırlık dönemi geçirdi.)
(The company had a successful run-up to the holiday shopping season.)
(Takımın maça yönelik hazırlık dönemi, kötü hava koşulları nedeniyle engellendi.)
(The team’s run-up to the game was hindered by bad weather.)
(Hayırseverlik etkinliğine yönelik hazırlık dönemi, beklentiyle doluydu.)
(The run-up to the charity event was filled with anticipation.)
(Şirket, ürün lansmanına yönelik sorunsuz bir hazırlık dönemi geçird
Hemen Yorum Yaz