Run-Down İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Run-Down İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Run-Down: Yorgun, bitkin, harap, bakımsız, eski, kötü durumda

Örnek Cümleler:

  1. I feel run-down after working 12 hours straight. (12 saat kesintisiz çalıştıktan sonra yorgun hissediyorum.)
  2. The old house looked very run-down. (Eski ev çok bakımsız görünüyordu.)
  3. She gave a run-down of the events that led to the accident. (Kazaya yol açan olayların bir özetini verdi.)
  4. I need a vacation to recover from this run-down feeling. (Bu bitkin hisseden kurtulmak için tatil yapmaya ihtiyacım var.)
  5. The business was in a run-down state before the new owner took over. (Yeni sahip devralmadan önce işletme kötü durumdaydı.)
  6. I saw a run-down motel on the side of the highway. (Otoyolun kenarında bakımsız bir motel gördüm.)
  7. After years of neglect, the garden was run-down and overgrown. (Yıllarca ihmal edilmesinin ardından, bahçe bakımsız ve yabani bitkilerle doluydu.)
  8. She felt run-down after catching a cold. (Soğuk algınlığına yakalandıktan sonra yorgun hissetti.)
  9. The city’s run-down neighborhoods are in need of renovation. (Şehrin bakımsız mahalleleri yenilenmeye ihtiyaç duyuyor.)
  10. The company’s finances were in a run-down state due to mismanagement. (Yönetimsizlik nedeniyle şirketin finansları kötü durumdaydı.)
  11. The run-down car barely made it up the hill. (Bakımsız arabayla tepenin yarısına kadar zor çıktık.)
  12. The run-down school desperately needs funding for repairs. (Bakımsız okul, onarım için acil bir şekilde finansmana ihtiyaç duyuyor.)
  13. The CEO gave a run-down of the company’s progress over the past year. (CEO, geçen yıl şirketin ilerlemesi hakkında bir özet verdi.)
  14. The restaurant was run-down and uninviting. (Restoran bakımsız ve çekici değildi.)
  15. The run-down train station was in need of major repairs. (Bakımsız tren istasyonu büyük onarımlara ihtiyaç duyuyordu.)
  16. She felt run-down from the stress of her job. (İş stresinden yorgun hissetti.)
  17. The run-down factory had been abandoned for years. (Bakımsız fabrika yıllarca terk edilmişti.)
  18. He gave a run-down of the new software’s features. (Yeni yazılımın özelliklerine bir özet verdi.)
  19. The run-down strip mall had several vacant stores. (Bakımsız şerit alışveriş merkezinde birkaç boş dükkan vardı.)
  20. The run-down hotel had moldy walls and peeling paint. (Bakımsız otelin küflü duvarları ve soyulan

boyalı yüzeyleri vardı.)

Not: HTML etiketleri sadece belirginleştirme amacıyla kullanılmıştır ve örnek cümleler normal olarak yazılabilecek cümlelerdir.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.