Rönesans, öncelikle başladığı Avrupa topraklarında birçok insan tarafından dahil olunan bir hareket olduysa da bu hareketin etkileri zamanla Avrupa’nın da dışlarına yayılmıştır. Bu hareket sonrasında yaşanan aydınlanma ile bugün Avrupa’nın refah yüzeyi yüksek bir bölge olmasına neden olan pek çok düşüncenin temeli atılmıştır. Rönesansı daha iyi anlayabilmek ve yorumlayabilmek için öncelikle rönesans öncesi dönemi bilmemiz gerekir. Rönesansın nasıl bir ortam içerisinden çıktığını anlayabilirsek, sonuçlarını ve günümüze olan etkisini de daha iyi anlayabiliriz.
Orta Çağ Avrupası, tarihinin en karanlık dönemlerinden bir tanesini yaşıyordu. Feodalizm sistemi içerisinde ülkeler içerisindeki mülkler soylu ailelere teslim edilmişti ve soylu olmayan kimseler nadiren insani haklara sahip olabiliyordu. Toplum, çeşitli sosyal sınıflara ayrılıyordu ve her sınıfın kendine has hakları bulunuyordu. Çiftçi bir ailenin çocuğu olarak doğmuş birisi için özgürlükten söz etmek mümkün değildi. Böyle bir durum içerisindeyken kilise, insanların hayatı ile ilgili her türlü kararı verme hakkına sahipti. Herkes, kilisenin buyruklarına göre yaşamak zorundaydı. Aksi takdirde kilise tarafından cezalandırılır, çok büyük acılar çekebilirdi.
Böyle bir dönem içerisindeyken insanların yavaş yavaş okuyarak, öğrenerek kendilerini geliştirmeye başladıkları bir dönemdir rönesans. Bu dönem içerisinde kilisenin insanlara çok uzun yıllardır uyguladığı baskı yavaş yavaş kırılmış, özgürlük, eşitlik, adalet gibi kavramlar toplum içerisinde yer kazanmaya başlamıştır. İnsanlar kilisenin dogmalarını reddetmiş, bunun yerine akla, bilime ve mantığa dayanan şeyleri kabul etmeye ve bunlara göre yaşamaya başlamışlardır.
Rönesans İnsanının Özellikleri Nelerdir Adlı Yazımızla İlgili Düşüncelerinizi Yorum Kısmından Yazabilirsiniz.
Hemen Yorum Yaz