
Rickety İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Rickety
Rickety, Türkçe’de “sarsıntılı” veya “titrek” anlamına gelir. Bu kelime, çoğunlukla bir şeyin sağlamlığından veya gücünden şüphe ettiğimiz durumlarda kullanılır.
Örnek cümleler:
- The old bridge looked rickety and unsafe. (Eski köprü sarsıntılı ve güvensiz görünüyordu.)
- The rickety ladder was not safe to climb. (Sarsıntılı merdiven tırmanmak için güvenli değildi.)
- The rickety train made me feel uncomfortable. (Sarsıntılı tren beni rahatsız hissettirdi.)
- She was afraid to sit on the rickety chair. (Sarsıntılı sandalyeye oturmak korkutucu geldi.)
- The rickety bike was difficult to ride. (Sarsıntılı bisiklet sürmek zordu.)
- The rickety table wobbled every time someone touched it. (Sarsıntılı masa her dokunuşta sallanıyordu.)
- The rickety house looked like it would collapse any minute. (Sarsıntılı ev her an çökecek gibi görünüyordu.)
- The rickety cart was difficult to steer. (Sarsıntılı arabayı yönlendirmek zordu.)
- The rickety fence was falling apart. (Sarsıntılı çit dağılıyordu.)
- The rickety boat was not seaworthy. (Sarsıntılı tekne deniz için uygun değildi.)
- The rickety shelf could not hold any more weight. (Sarsıntılı raf daha fazla ağırlığı taşıyamazdı.)
- The rickety steps were dangerous to climb. (Sarsıntılı basamaklar tırmanmak için tehlikeliydi.)
- The rickety fan made a lot of noise. (Sarsıntılı vantilatör çok gürültü yapıyordu.)
- The rickety rollercoaster made me feel sick. (Sarsıntılı lunapark treni beni mide bulandırdı.)
- The rickety trolley was difficult to push. (Sarsıntılı sepeti itmekte zordu.)
- The rickety roof leaked when it rained. (Sarsıntılı çatı yağmurda su sızdırıyordu.)
- The rickety piano was out of tune. (Sarsıntılı piyano ayarında değildi.)
- The rickety wagon was pulled by horses. (Sarsıntılı vagon atlar tarafından çekiliyordu.)
- The rickety chair collapsed under his weight. (Sarsıntılı sandalye ağırlığı altında çöktü.)
- The rickety bridge was closed for repairs. (Sarsıntılı köprü tamir için kapalıydı.)
- The rickety old car barely made it up the hill. (Sarsıntılı eski araba zorlukla tepenin üstüne çıkabildi.)
- The rickety fence swayed in the wind. (Sarsıntılı çit rüzgarda sallanıyordu.)
- The rickety old barn was about to collapse. (Sarsıntılı eski ahır çökmek üzereydi.)
- The rickety rocking chair creaked with every movement. (Sarsıntılı salıncak koltuk her harekette gıcırdıyordu.)
- The rickety roller skates were difficult to balance on. (Sarsıntılı patenlerde denge kurmak zordu.)
- The rickety old elevator was slow and noisy. (Sarsıntılı eski asansör yavaş ve gürültülüydü.)
- The rickety bridge shook as the heavy truck crossed it. (Sarsıntılı köprü, ağır kamyon üzerinden geçerken sallandı.)
- The rickety fence was held together by rusty wire. (Sarsıntılı çit paslı tel ile bir arada tutuluyordu.)
- The rickety old swing set was dangerous to use. (Sarsıntılı eski salıncak seti kullanmak tehlikeliydi.)
- The rickety bookshelf was overloaded with books. (Sarsıntılı kitaplık kitaplarla doluydu.)
Türkçe karşılıklar:
- Eski köprü sarsıntılı ve güvensiz görünüyordu.
- Sarsıntılı merdiven tırmanmak için güvenli değildi.
- Sarsıntılı tren beni rahatsız hissettirdi.
- Sarsıntılı sandalyeye oturmak korkutucu geldi.
- Sarsıntılı bisiklet sürmek zordu.
- Sarsıntılı masa her dokunuşta sallanıyordu.
- Sarsıntılı ev her an çökecek gibi görünüyordu.
- Sarsıntılı arabayı yönlendirmek zordu.
- Sarsıntılı çit dağılıyordu.
- Sarsıntılı tekne deniz için uygun değildi.
- Sarsıntılı raf daha fazla ağırlığı taşıyamazdı.
- Sarsıntılı basamaklar tırmanmak için tehlikeliydi.
- Sarsıntılı vantilatör çok gürültü yapıyordu.
- Sarsıntılı lunapark treni beni mide bulandırdı.
- Sarsıntılı sepeti itmekte zordu.
- Sarsıntılı çatı yağmurda su sızdırıyordu.
- Sarsıntılı piyano ayarında değildi.
- Sarsıntılı vagon atlar tarafından çekiliyordu.
- Sarsıntılı sandalye ağırlığı altında çöktü.
- Sarsıntılı köprü tamir için kapal
Hemen Yorum Yaz