Rich İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Rich Kelimesi
Rich kelimesi zengin, varlıklı, lüks anlamına gelir.
- He is incredibly rich, he could buy a private island. (O inanılmaz zengin, özel bir adacık satın alabilir.)
- My dream is to become rich and travel the world. (Hayalim zengin olmak ve dünyayı gezmek.)
- She married a rich man, now she can afford everything she wants. (O, zengin bir adamla evlendi, şimdi istediği her şeyi alabiliyor.)
- Being rich doesn’t necessarily mean being happy. (Zengin olmak mutlu olmak anlamına gelmez.)
- He inherited a large sum of money from his parents and became rich overnight. (Ebeveynlerinden büyük bir para mirası aldı ve bir gecede zengin oldu.)
- The hotel was decorated in a very rich style with expensive fabrics and furniture. (Otel, pahalı kumaş ve mobilyalarla çok zengin bir tarzda dekore edilmişti.)
- They live in a very rich neighborhood, surrounded by mansions and luxury cars. (Onlar, malikaneler ve lüks arabalarla çevrili çok zengin bir mahallede yaşıyorlar.)
- She is rich in knowledge and experience, which makes her a valuable asset to the company. (O, bilgi ve deneyim açısından zengin, bu da onu şirket için değerli bir varlık yapıyor.)
- It’s difficult for me to imagine what it would be like to be rich. (Zengin olmanın nasıl bir şey olduğunu hayal etmek benim için zor.)
- He made a fortune in the stock market and became incredibly rich. (Borsada bir servet kazandı ve inanılmaz derecede zengin oldu.)
- She has a rich voice, perfect for singing opera. (O, operada şarkı söylemek için mükemmel olan zengin bir sese sahip.)
- The painting is very rich in color and texture. (Tablo, renk ve dokuda çok zengin.)
- He grew up in a rich family, surrounded by luxury and privilege. (O, lüks ve ayrıcalıklarla çevrili zengin bir ailede büyüdü.)
- She has a rich sense of humor, always making people laugh. (O, insanları güldüren zengin bir espri anlayışına sahip.)
- The soil in this region is very rich and fertile, perfect for farming. (Bu bölgedeki topraklar çok zengin ve verimli, tarım için mükemmel.)
- He has a rich imagination, always coming up with new and creative ideas. (O, her zaman yeni ve yaratıcı fikirler üreten
zengin bir hayal gücüne sahip.)
17. The book is a rich source of information about the history of the region. (Kitap, bölgenin tarihi hakkında bilgi kaynağı olarak zengin.)
- They live a rich and fulfilling life, pursuing their passions and enjoying their hobbies. (Onlar, tutkularını takip eden ve hobilerinden zevk alan zengin ve tatmin edici bir hayat yaşıyorlar.)
- The dessert was very rich and decadent, with layers of chocolate and caramel. (Tatlı, çikolata ve karamel katmanlarıyla çok zengin ve lüks bir tadı vardı.)
- He has a rich cultural background, with ancestors from different parts of the world. (O, farklı dünya bölgelerinden atalara sahip zengin bir kültürel geçmişe sahip.)
Hemen Yorum Yaz