Reconcile İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Reconcile İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Reconcile

Reconcile, “uzlaştırmak, barıştırmak, uyumlu hale getirmek” gibi anlamlara gelir. İki ya da daha fazla kişi ya da taraf arasındaki farklılıkları ortadan kaldırmak ve bir araya getirmek için kullanılır.

Örnek cümleler:

  1. I want to reconcile with my ex-girlfriend. (Eski kız arkadaşımla barışmak istiyorum.)
  2. It is necessary to reconcile our differences to reach a common goal. (Ortak bir hedefe ulaşmak için farklılıklarımızı uzlaştırmak gerekiyor.)
  3. The couple went to counseling to reconcile their marriage. (Çift, evliliklerini kurtarmak için danışmanlığa gitti.)
  4. We need to reconcile the accounts before the audit. (Denetim öncesi hesapları uyumlu hale getirmemiz gerekiyor.)
  5. The mediator helped to reconcile the two companies. (Aracı, iki şirketi uzlaştırmaya yardımcı oldu.)
  6. It can be difficult to reconcile our beliefs with the reality of the world. (Dünya gerçeğiyle inançlarımızı uyumlu hale getirmek zor olabilir.)
  7. I hope we can reconcile our friendship after our disagreement. (Anlaşmazlığımızdan sonra dostluğumuzu barıştırabiliriz umarım.)
  8. The company had to reconcile their budget to account for unexpected expenses. (Firma, beklenmedik giderleri hesaba katmak için bütçesini uyumlu hale getirmek zorunda kaldı.)
  9. The politician tried to reconcile with his rival to gain more support. (Politikacı, daha fazla destek kazanmak için rakibiyle uzlaşmaya çalıştı.)
  10. The siblings reconciled after not speaking for years. (Kardeşler, yıllar sonra konuşmadan sonra barıştılar.)
  11. We need to reconcile our schedules to find a time to meet. (Buluşmak için bir zaman bulmak için programlarımızı uyumlu hale getirmemiz gerekiyor.)
  12. The organization was successful in reconciling the opposing views of its members. (Örgüt, üyelerinin karşıt görüşlerini uzlaştırmada başarılı oldu.)
  13. The couple reconciled their differences and decided to start a family. (Çift, farklılıklarını barıştırdı ve aile kurmaya karar verdi.)
  14. We need to reconcile the data before running the analysis. (Analiz yapmadan önce verileri uyumlu hale getirmemiz gerekiyor.)
  15. The two countries are working to reconcile their diplomatic relations. (İki ülke diplomatik ilişkilerini barıştırmak için çalışıyor.)
  16. The company needs to reconcile their values with their actions. (Firma, değerlerini eylemleriyle uyumlu hale getirmesi gerekiyor.)
  17. The siblings finally reconciled after a long and bitter feud. (Kardeşler, uzun ve acı bir çekişmeden sonra son
  1. The church is trying to reconcile with the LGBTQ+ community. (Kilise, LGBTQ+ topluluğu ile uzlaşmaya çalışıyor.)
  2. It took years for the two families to reconcile after a tragedy tore them apart. (Bir trajedi onları ayırdıktan sonra, iki ailenin barışması yıllar aldı.)
  3. The athlete had to reconcile with the fact that he would never compete professionally again. (Sporcu, artık profesyonel olarak yarışamayacağı gerçeğiyle barışmak zorunda kaldı.)

Bu örnek cümlelerde “reconcile” kelimesi, birçok farklı bağlamda kullanılmıştır. İlişkiler, farklılıklar, hesaplar, programlar, inançlar, değerler, ülkeler, organizasyonlar ve hatta aileler arasında uyumlu hale getirme eylemi ile ilgili kullanımları mevcuttur.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.