Reckon With İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Reckon With İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Reckon With kelimesinin anlamı:

Reckon with kelimesi, bir şeyle başa çıkmak ya da bir şeyi kabul etmek anlamına gelir.

Örnek cümleler:

1. I have to reckon with the fact that I failed the exam. (Sınavı geçemediğim gerçeğiyle yüzleşmek zorundayım.)
2. The company will have to reckon with the consequences of their actions. (Şirket, eylemlerinin sonuçlarıyla yüzleşmek zorunda kalacak.)
3. He didn’t reckon with the possibility of losing his job. (İşini kaybetme olasılığıyla hesaplaşmadı.)
4. We must reckon with the fact that climate change is real. (İklim değişikliğinin gerçek olduğu gerçeğiyle yüzleşmemiz gerekiyor.)
5. She didn’t reckon with the difficulty of the task. (Görevin zorluğuyla hesaplaşmadı.)
6. The government will have to reckon with the demands of the protesters. (Hükümet, protestocuların talepleriyle yüzleşmek zorunda kalacak.)
7. He had to reckon with the fact that his business was failing. (İşinin başarısız olduğu gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kaldı.)
8. The team must reckon with their weaknesses if they want to improve. (Takım, gelişmek istiyorsa zayıflıklarıyla hesaplaşmak zorundadır.)
9. They didn’t reckon with the possibility of bad weather. (Kötü hava koşulları olasılığıyla hesaplaşmadılar.)
10. The company will have to reckon with the financial losses caused by the pandemic. (Şirket, pandemi nedeniyle meydana gelen maddi kayıplarla hesaplaşmak zorunda kalacak.)
11. We need to reckon with the fact that we have a lot of work to do. (Yapmamız gereken çok iş olduğu gerçeğiyle hesaplaşmamız gerekiyor.)
12. The team had to reckon with the strong opposition they faced. (Takım, karşılaştıkları güçlü muhalefetle hesaplaşmak zorunda kaldı.)
13. He didn’t reckon with the possibility of his car breaking down. (Arabasının bozulma olasılığıyla hesaplaşmadı.)
14. The company will have to reckon with the changing market trends. (Şirket, değişen piyasa trendleriyle hesaplaşmak zorunda kalacak.)
15. She had to reckon with the fact that she had made a mistake. (Hatasını yapmış olduğu gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kaldı.)
16. The government will have to reckon with the consequences of their policy decisions. (Hükümet, politika kararlarının sonuçlarıyla hesaplaşmak zorunda kalacak.)
17. He didn’t reckon with the time it would take to finish the project. (Projenin bitmesi için gereken süreyle hesaplaşmadı.)
18. The company

18. The company will have to reckon with the impact of their product on the environment. (Şirket, ürünlerinin çevre üzerindeki etkisiyle hesaplaşmak zorunda kalacak.)
19. We must reckon with the fact that our actions have consequences. (Eylemlerimizin sonuçlarıyla hesaplaşmamız gerekiyor.)
20. The team had to reckon with the unexpected challenges that arose during the project. (Takım, proje sırasında ortaya çıkan beklenmedik zorluklarla hesaplaşmak zorunda kaldı.)

(Türkçe karşılıklar kalın ve kırmızı renkte yazılmıştır.)