
Radical İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Radical Nedir?
Radical, Türkçe karşılığı “radikal” olan bir İngilizce kelime olup, bir konuda köklü değişiklikler yapmayı ya da sıradışı, aşırı fikirleri savunmayı ifade eder.
Örnek Cümleler:
- She is a radical feminist who believes in complete gender equality. (Tamamen cinsiyet eşitliğine inanan bir radikal feminist.)
- The government needs to take radical steps to combat climate change. (Hükümet, iklim değişikliğiyle mücadele etmek için radikal adımlar atmalıdır.)
- He was known for his radical ideas about education. (Eğitim konusundaki radikal fikirleriyle tanınırdı.)
- The company made a radical decision to cut costs by closing some of its branches. (Şirket, bazı şubelerini kapatıp maliyetleri düşürmek için radikal bir karar aldı.)
- The book presents a radical perspective on the history of slavery. (Kitap, kölelik tarihi konusunda radikal bir perspektif sunuyor.)
- She underwent a radical transformation after traveling to India. (Hindistan’a seyahat ettikten sonra radikal bir değişim geçirdi.)
- The party’s radical policies alienated many moderate voters. (Partinin radikal politikaları birçok ılımlı seçmeni yabancılaştırdı.)
- The artist’s work was considered too radical for its time. (Sanatçının eserleri, o dönem için çok radikal olarak kabul edildi.)
- The protesters were calling for a radical overhaul of the criminal justice system. (Protestocular, ceza adalet sisteminin radikal bir şekilde yeniden düzenlenmesini talep ediyorlardı.)
- The new CEO promised to make radical changes to the company’s management structure. (Yeni CEO, şirketin yönetim yapısında radikal değişiklikler yapacağına söz verdi.)
- The radicalization of young people is a growing concern for many governments. (Gençlerin radikalleşmesi, birçok hükümet için büyüyen bir endişe kaynağıdır.)
- The party’s leader was known for his radical speeches and fiery rhetoric. (Parti lideri, radikal konuşmaları ve ateşli söylemleriyle tanınırdı.)
- The artist’s work was criticized for being too radical and controversial. (Sanatçının eserleri, çok radikal ve tartışmalı olduğu için eleştirildi.)
- The school implemented some radical changes to its curriculum to better serve its students. (Okul, öğrencilerine daha iyi hizmet vermek için müfredatında bazı radikal değişiklikler yaptı.)
- The radical left has been gaining momentum in recent years. (Radikal sol, son yıllarda ivme kazanıyor.)
- The politician’s radical ideas were met with both praise and criticism. (Politikacının radikal fikirleri, hem övgü hem de eleştiriyle karşılandı.)
- The group advocated for radical action to address income inequality. (Grup, gelir eşitsizliğiyle ilgili radikal bir eylem önerisinde bulundu.)
- The movie explores the radical lifestyle of the counterculture movement in the 1960s. (Film, 1960’lardaki karşı kültür hareketinin radikal yaşam tarzını keşfediyor.)
- The artist’s work was celebrated for its radical approach to color and form. (Sanatçının eseri, renk ve form konusundaki radikal yaklaşımıyla kutlandı.)
- The government feared the radicalization of the population and took steps to monitor extremist groups. (Hükümet, nüfusun radikalleşmesinden endişe etti ve aşırılık yanlısı grupları izlemek için adımlar attı.)
Hemen Yorum Yaz