Moment İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Moment Nedir?
Moment, bir cismin veya nesnenin dönme etkisinin büyüklüğünü ifade eden fiziksel bir terimdir. Moment, bir kuvvetin kaldırdığı bir nesnenin dönmesi için gerekli olan enerjiyi belirtir.
Örnek cümleler:
- The moment the car started moving, I knew we were in for a bumpy ride. (Araba hareket etmeye başladığı anda, sarsıntılı bir yolculukta olduğumuzu anladım.)
- She hesitated for a moment before making her decision. (Kararını vermeden önce bir an tereddüt etti.)
- The moment he walked into the room, everyone turned to look at him. (O odaya girdiği anda, herkes ona bakmaya başladı.)
- I’ll never forget the moment I first saw the Eiffel Tower. (İlk kez Eyfel Kulesi’ni gördüğüm anı asla unutmayacağım.)
- She had a moment of panic when she realized she had lost her phone. (Telefonunu kaybettiğini fark ettiğinde bir an paniğe kapıldı.)
- The moment he proposed, she said yes without hesitation. (Teklif ettiği anda, tereddüt etmeden evet dedi.)
- We had a moment of silence to remember those who had passed away. (Ölenleri anmak için bir an sessizlik oldu.)
- The moment I tasted the dessert, I knew it was going to be my favorite. (Tatlıyı tattığım anda, favorim olacağını biliyordum.)
- I had a moment of doubt before submitting my application. (Başvurumu göndermeden önce bir an şüphe yaşadım.)
- The moment he realized he had won the lottery, he screamed with joy. (Lotoyu kazandığını fark ettiği anda, sevinçle bağırdı.)
- She captured the perfect moment with her camera. (Kamerayla mükemmel bir anı yakaladı.)
- For a moment, I thought I had lost my keys. (Bir an anahtarlarımı kaybettiğimi düşündüm.)
- The moment she stepped onto the stage, the audience erupted into applause. (Sahneye çıktığı anda, seyirciler alkışlamaya başladı.)
- I need a moment to think about my answer. (Cevabımı düşünmek için bir an ihtiyacım var.)
- The moment I saw her smile, I knew everything would be okay. (Onun gülümsediği an, her şeyin iyi olacağını biliyordum.)
- He had a moment of clarity and finally understood what he needed to do. (Bir an netlik kazandı ve ne yapması gerektiğini nihayet anladı.)
- The moment the sun rose, the birds began to sing. (Güneş doğar doğmaz, kuşlar şarkı söylemeye başladı.)
- I had a moment of enlightenment and realized the answer was right in front of me. (Aydınlanma anı yaşadım
- The moment she saw the puppy, she fell in love and knew she had to adopt him. (Köpeği gördüğü anda aşık oldu ve onu sahiplenmesi gerektiğini biliyordu.)
- He waited for the perfect moment to propose to her. (Ona evlenme teklifi etmek için mükemmel anı bekledi.)
Türkçe karşılıklar:
- Araba hareket etmeye başladığı anda, sarsıntılı bir yolculukta olduğumuzu anladım.
- Kararını vermeden önce bir an tereddüt etti.
- O odaya girdiği anda, herkes ona bakmaya başladı.
- İlk kez Eyfel Kulesi’ni gördüğüm anı asla unutmayacağım.
- Telefonunu kaybettiğini fark ettiğinde bir an paniğe kapıldı.
- Teklif ettiği anda, tereddüt etmeden evet dedi.
- Ölenleri anmak için bir an sessizlik oldu.
- Tatlıyı tattığım anda, favorim olacağını biliyordum.
- Başvurumu göndermeden önce bir an şüphe yaşadım.
- Lotoyu kazandığını fark ettiği anda, sevinçle bağırdı.
- Kamerayla mükemmel bir anı yakaladı.
- Bir an anahtarlarımı kaybettiğimi düşündüm.
- Sahneye çıktığı anda, seyirciler alkışlamaya başladı.
- Cevabımı düşünmek için bir an ihtiyacım var.
- Onun gülümsediği an, her şeyin iyi olacağını biliyordum.
- Bir an netlik kazandı ve ne yapması gerektiğini nihayet anladı.
- Güneş doğar doğmaz, kuşlar şarkı söylemeye başladı.
- Aydınlanma anı yaşadım ve cevabın önümde olduğunu anladım.
- Köpeği gördüğü anda aşık oldu ve onu sahiplenmesi gerektiğini biliyordu.
- Ona evlenme teklifi etmek için mükemmel anı bekledi.
Hemen Yorum Yaz