Malice İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Malice İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Malice

Malice, kötü niyetli veya düşmanca davranışları ifade eden bir kelime olarak kullanılır. Bu kelime genellikle bir kişinin kasıtlı olarak başkalarına zarar vermek istediği anlamlarda kullanılır.

Örnek cümleler:

  1. She had malice in her heart when she spread those rumors. (O söylentileri yayarken kalbinde kötü niyet vardı.)
  2. The judge found evidence of malice in the defendant’s actions. (Hakim, sanığın davranışlarında kötü niyetin kanıtlarını buldu.)
  3. I can sense the malice in his words. (Onun sözlerindeki kötü niyeti hissedebiliyorum.)
  4. His actions were driven by malice towards his ex-wife. (Eski eşiyle ilgili kötü niyeti onun davranışlarını yönlendirdi.)
  5. The company was accused of acting with malice towards its competitors. (Şirket, rakiplerine karşı kötü niyetle hareket etmekle suçlandı.)
  6. I don’t think she did it out of malice, but rather out of ignorance. (Bunu kötü niyetle yapmadığını düşünüyorum, ama bilgisizlikten kaynaklandı.)
  7. The police suspected malice in the arson attack on the building. (Polis, binaya yapılan kundaklamada kötü niyet şüphesiyle hareket etti.)
  8. The politician’s speech was full of malice towards his opponents. (Politikacının konuşması rakiplerine karşı kötü niyetle doluydu.)
  9. It was clear that the prank was done with malice. (Şakanın kötü niyetle yapıldığı açıktı.)
  10. He couldn’t hide the malice in his voice when he talked about his former boss. (Eski patronundan bahsederken sesindeki kötü niyeti gizleyemedi.)
  11. The malice in her actions was apparent to everyone around her. (Davranışlarındaki kötü niyet herkesin dikkatini çekti.)
  12. The lawsuit claimed that the company acted with malice and intentionally caused harm. (Dava, şirketin kötü niyetle hareket ettiğini ve kasıtlı olarak zarar verdiğini iddia etti.)
  13. The malice in his heart consumed him and led to his downfall. (Kalbindeki kötü niyet onu tüketti ve düşüşüne yol açtı.)
  14. She didn’t intend to hurt anyone, but her words were filled with malice. (Kimseyi incitmeyi amaçlamadı, ama sözleri kötü niyetle doluydu.)
  15. The malice of the cyber attack was evident in the damage it caused. (Siber saldırının kötü niyeti, yol açtığı zararda açıktı.)
  16. His malice towards his coworkers was well-known in the office. (İş yerindeki meslektaşlarına karşı olan kötü niyeti iyi biliniyordu.)
  17. The vandalism of the park was

done with malice, as evidenced by the destruction of public property. (Parkın vandalizmi kamusal mülkün tahrip edilmesiyle kanıtlandığı üzere kötü niyetle yapıldı.)
18. The malice of the terrorist attack left a lasting impact on the city. (Terör saldırısının kötü niyeti şehirde kalıcı bir etki bıraktı.)

  1. She couldn’t hide the malice in her eyes when she looked at her rival. (Rakibine baktığında gözlerindeki kötü niyeti gizleyemedi.)
  2. The malice between the two families had been brewing for years, leading to a bitter feud. (İki aile arasındaki kötü niyet yıllardır kaynıyordu ve acı bir düşmanlıkla sonuçlandı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.