
Magical İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Magical
Magical, “sihirli, büyülü” anlamlarına gelir. Bir şeyin doğaüstü ya da gizemli bir şekilde etkileyici olması durumunda da kullanılabilir.
Örnek cümleler:
- The wizard cast a magical spell. (Büyücü sihirli bir büyü yaptı.)
- The unicorn had a magical horn. (Tek boynuzlu atın sihirli bir boynuzu vardı.)
- The fairy granted a magical wish. (Peri sihirli bir dileği yerine getirdi.)
- The castle was surrounded by a magical aura. (Kale sihirli bir havayla çevriliydi.)
- The magician performed a magical trick. (Sihirbaz sihirli bir numara sergiledi.)
- The enchanted forest was full of magical creatures. (Büyülenmiş orman sihirli yaratıklarla doluydu.)
- The potion had a magical effect on the prince. (İksir prense sihirli bir etki yaptı.)
- The magical mirror revealed the truth. (Sihirli ayna gerçeği ortaya çıkardı.)
- The wand had a magical power. (Sihirli değnek sihirli bir güce sahipti.)
- The genie granted three magical wishes. (Cin üç sihirli dileği yerine getirdi.)
- The magical kingdom was ruled by a benevolent queen. (Sihirli krallık iyi kalpli bir kraliçe tarafından yönetiliyordu.)
- The magical music put everyone under its spell. (Sihirli müzik herkesi büyüsü altına aldı.)
- The magical garden was full of colorful flowers. (Sihirli bahçe renkli çiçeklerle doluydu.)
- The book contained magical secrets. (Kitap sihirli sırlar içeriyordu.)
- The magical door led to a secret chamber. (Sihirli kapı gizli bir odaya açılıyordu.)
- The magical carpet could fly. (Sihirli halı uçabilirdi.)
- The magical fountain granted eternal youth. (Sihirli çeşme ölümsüzlük veriyordu.)
- The magical amulet protected the wearer from harm. (Sihirli tılsım kullanıcısını zarardan koruyordu.)
- The magical artifact had been lost for centuries. (Sihirli eser yüzyıllardır kayıptı.)
- The magical experience left a lasting impression on the children. (Sihirli deneyim çocuklar üzerinde kalıcı bir etki bıraktı.)
Magical
(devam)
- The princess was saved by a magical kiss. (Prenses sihirli bir öpücük sayesinde kurtarıldı.)
- The magical sword was the only weapon that could defeat the dragon. (Sihirli kılıç ejderhayı yenebilecek tek silahtı.)
- The magical painting came to life. (Sihirli tablo canlanmıştı.)
- The magician’s hat was a source of magical surprises. (Sihirbazın şapkası sihirli sürprizlerin kaynağıydı.)
- The magical ice palace sparkled in the moonlight. (Sihirli buz sarayı ay ışığında parıldıyordu.)
- The magical forest was a place of wonder and mystery. (Sihirli orman hayranlık uyandıran ve gizemli bir yerdi.)
- The magical bracelet granted the wearer the power of flight. (Sihirli bilezik kullanıcısına uçma gücü veriyordu.)
- The magical hourglass controlled the flow of time. (Sihirli kum saati zamanın akışını kontrol ediyordu.)
- The magical portal opened a gateway to another dimension. (Sihirli portal başka bir boyuta geçiş sağlıyordu.)
- The magical scroll contained ancient spells. (Sihirli parşömen eski büyüler içeriyordu.)
Türkçe anlamlarına karşılık gelen bu cümleler, magical kelimesinin kullanım alanlarını ve anlamlarını göstermektedir.
Hemen Yorum Yaz