İntrinsic-İntrinsical İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İntrinsic-İntrinsical İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Intrinsic – Intrinsical

İntrinsic, bir şeyin kendine özgü özellikleriyle ilgilidir. Intrinsical ise, bir şeyin özünde var olan veya doğal olan niteliklerine atıfta bulunur.

Örnek cümleler:

  1. His intrinsic talent for music was evident from a young age. (Müziğe karşı içsel yeteneği genç yaşlardan itibaren belirgindi.)
  2. The value of the diamond is determined by its intrinsic qualities such as clarity, cut, and carat weight. (Elmasın değeri, berraklık, kesim ve karat ağırlığı gibi içsel nitelikleri tarafından belirlenir.)
  3. The company is committed to providing an intrinsically safe work environment for its employees. (Şirket, çalışanları için içsel olarak güvenli bir çalışma ortamı sağlamaya kararlı.)
  4. The beauty of the painting lies in its intrinsic details. (Tablonun güzelliği, içsel detaylarından kaynaklanır.)
  5. She has an intrinsical love for animals, which is why she volunteers at the local shelter. (Yerel barınağa gönüllü olarak çalışmasının nedeni, hayvanlara karşı içsel bir sevgi duymasıdır.)
  6. The scientist was fascinated by the intrinsic properties of the material. (Bilim adamı, malzemenin içsel özelliklerinden büyülendi.)
  7. The value of art is not just in its intrinsic worth, but also in the emotional connection it creates with the viewer. (Sanatın değeri sadece içsel değerinde değil, aynı zamanda izleyiciyle yarattığı duygusal bağlantıda da yatmaktadır.)
  8. The intrinsically motivated athlete was determined to win the race. (İçsel motivasyonu yüksek olan sporcu, yarışı kazanmak için kararlıydı.)
  9. The beauty of nature lies in its intrinsic simplicity. (Doğanın güzelliği, içsel basitliğinde yatar.)
  10. The company’s success is due in part to its intrinsic commitment to quality. (Şirketin başarısı, kaliteye içsel bağlılığından kaynaklanmaktadır.)
  11. His intrinsical sense of humor always made his friends laugh. (İçselleştirdiği mizah duygusu, arkadaşlarını her zaman güldürürdü.)
  12. The artist was more concerned with expressing his intrinsical emotions through his work than with commercial success. (Sanatçı, ticari başarıdan ziyade işleri aracılığıyla içsel duygularını ifade etmekle ilgileniyordu.)
  13. The scientific theory was based on the intrinsical properties of matter. (Bilimsel teori, maddenin içsel özelliklerine dayanıyordu.)
  14. The intrinsically complex nature of the problem made it difficult to solve. (Problemin içsel karmaşıklığı, çözümünü zorlaştırdı.)
  15. The team’s intrinsical motivation led to their success in the tournament. (Takımın içsel motivasyon
  1. The company’s intrinsical culture values creativity and innovation. (Şirketin içsel kültürü, yaratıcılık ve yeniliği değer verir.)
  2. The beauty of the sunset is intrinsically connected to the natural world. (Güneş batışının güzelliği, doğal dünya ile içsel olarak bağlantılıdır.)
  3. The intrinsical flaws in the system were exposed during the investigation. (Sistemin içsel hataları, soruşturma sırasında ortaya çıktı.)
  4. Her intrinsical kindness towards others made her a beloved member of the community. (Başkalarına karşı içsel olarak samimiyeti, onu toplumun sevilen bir üyesi yaptı.)
  5. The value of education is intrinsically linked to its ability to improve people’s lives. (Eğitimin değeri, insanların hayatlarını iyileştirebilme yeteneğiyle içsel olarak bağlantılıdır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.