İntrigue İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İntrigue İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Intrigue Nedir?

İntrigue kelimesi Türkçede “entrika” veya “komplike durum” anlamına gelir. Bir kişi ya da olayın gizemli ya da tuhaf bir şekilde düzenlenmesi sonucu oluşan şeydir.

Örnek cümleler:

1. She had a feeling of intrigue about the stranger who just moved in next door. (Yan daireye yeni taşınan yabancı hakkında bir entrika hissi vardı.)
2. The novel’s plot was full of intrigue and kept readers guessing until the end. (Romanın konusu entrika doluydu ve okuyucuları sonuna kadar tahmin ettiriyordu.)
3. The mystery surrounding the disappearance of the painting added to the intrigue of the art exhibit. (Tablonun kayboluşuyla ilgili gizem, serginin entrikasını artırdı.)
4. The politician was involved in a web of intrigue that threatened to ruin his career. (Politikacı kariyerini yok etmeye tehdit eden bir entrika ağının içindeydi.)
5. The group of spies were experts at creating intrigue and manipulating their enemies. (Casus grubu, entrika yaratma ve düşmanlarını manipüle etme konusunda uzmanlardı.)
6. The intrigue surrounding the murder case kept the whole town talking for months. (Cinayet davası hakkındaki entrika, tüm kasabayı aylarca konuşturdu.)
7. The movie had a lot of intrigue and suspense, which kept the audience on the edge of their seats. (Filmde çok fazla entrika ve gerilim vardı, bu da seyircileri koltuklarının kenarında tuttu.)
8. The company’s board of directors was embroiled in an intrigue over the new CEO’s appointment. (Şirketin yönetim kurulu, yeni CEO’nun ataması konusunda bir entrika içine düştü.)
9. The detective was drawn to the intrigue of the case and refused to give up until he solved it. (Dedektif, davayla ilgili entrikaya çekildi ve çözene kadar vazgeçmeyeceğini söyledi.)
10. The historical novel was filled with political intrigue and scandalous affairs. (Tarihi roman, siyasi entrika ve skandal ilişkilerle doluydu.)
11. The spy novel was full of intrigue and plot twists that kept the reader engaged until the end. (Casus romanı, okuyucuyu sonuna kadar dahil eden entrika ve olay örgüsü doluydu.)
12. The intrigue of the forbidden relationship between the two characters added to the tension of the story. (İki karakter arasındaki yasak ilişkinin entrikası, hikayenin gerilimini artırdı.)
13. The journalist’s investigation into the corrupt politician’s dealings uncovered a web of intrigue. (Gazetecinin yolsuz politikacının işlerine yönelik soruşturması, bir entrika ağı ortaya çıkardı.)
14. The play’s intricate plot and layers of intrigue kept the audience guessing until the very end. (Oyunun karmaşık hikayesi ve katmanları

15. The spy movie was filled with intrigue, action, and thrilling chases. (Casus filmi, entrika, aksiyon ve heyecan verici kovalamacalarla doluydu.)
16. The detective novel’s plot was a complex web of intrigue that required careful unraveling. (Dedektif romanının hikayesi dikkatli bir şekilde çözülmesi gereken karmaşık bir entrika ağıydı.)
17. The intrigue surrounding the missing heirloom necklace led to a surprising twist in the story. (Kayıp aile mücevheri kolyenin etrafındaki entrika, hikayede şaşırtıcı bir dönüşe neden oldu.)
18. The political intrigue in the capital city was the talk of the nation. (Başkentteki siyasi entrika, ulkenin konuştuğu konulardan biriydi.)
19. The murder mystery was full of intrigue and red herrings that kept the reader guessing until the very end. (Cinayet gizemi, okuyucuyu sonuna kadar tahmin ettiren entrika ve yanıltıcı ipuçlarıyla doluydu.)
20. The businessman’s rise to power was shrouded in intrigue and rumors of corruption. (İş adamının güç kazanması, entrika ve yolsuzluk söylentileriyle örtülüydü.)