İntricate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
İntricate İle İlgili Cümleler
İntricate Türkçe anlamı: karmaşık, karmaşık yapıya sahip
- The plot of the novel was intricate and hard to follow. (Romanın hikayesi karmaşık ve takip etmesi zordu.)
- The design of the building was intricate and elegant. (Bina tasarımı karmaşık ve zarifti.)
- The puzzle had an intricate pattern that was difficult to solve. (Bulmaca çözülmesi zor olan karmaşık bir desene sahipti.)
- The artist’s paintings featured intricate details and textures. (Sanatçının tabloları karmaşık detaylar ve dokular içeriyordu.)
- The company’s financial statements were intricate and required expert analysis. (Şirketin mali tabloları karmaşık ve uzman analizi gerektiriyordu.)
- The intricate embroidery on the dress was stunning. (Elbisenin üzerindeki karmaşık nakış işleri büyüleyiciydi.)
- The architect designed an intricate system to regulate the building’s temperature. (Mimar bina sıcaklığını düzenlemek için karmaşık bir sistem tasarladı.)
- The spy’s plan was intricate and required careful execution. (Casusun planı karmaşık ve dikkatli bir şekilde uygulanması gerekiyordu.)
- The software code was intricate and required a skilled programmer to understand. (Yazılım kodu karmaşık ve anlamak için uzman bir programcıya ihtiyaç duyuluyordu.)
- The ceremony involved intricate rituals and symbolism. (Tören karmaşık ritüeller ve sembolizm içeriyordu.)
- The maze was intricate and difficult to navigate. (Labirent karmaşık ve gezinmesi zordu.)
- The sculpture had intricate details that were carefully crafted. (Heykel özenle işlenmiş karmaşık detaylara sahipti.)
- The plot of the movie was intricate and full of surprises. (Filmin hikayesi karmaşık ve sürprizlerle doluydu.)
- The lace pattern on the tablecloth was intricate and delicate. (Masa örtüsündeki dantel deseni karmaşık ve narin idi.)
- The maze of pipes in the factory was intricate and required regular maintenance. (Fabrikadaki boruların labirenti karmaşık ve düzenli bakım gerektiriyordu.)
- The investigation into the crime was intricate and required attention to detail. (Suç soruşturması karmaşık ve ayrıntılara dikkat gerektiriyordu.)
- The composer created an intricate musical arrangement for the orchestra. (Besteci orkestra için karmaşık bir müzik düzenlemesi yarattı.)
- The plot of the play was intricate and required careful attention to understand. (Oyunun hikayesi karmaşık ve anlamak için dikkatli bir şekilde takip edilmesi gerekiyordu.)
- The jewelry had intricate designs that were handmade. (Mücevherler el yapımı karmaşık tasarımlara sahipti.)
- The historical manuscript contained intricate calligraphy and illustrations. (T
arihi el yazması karmaşık hat sanatı ve resimler içeriyordu.)
Hemen Yorum Yaz